34,2489$% 0.3
37,8249€% 0.12
2.928,43%0,44
4.993,00%0,10
19.906,00%0,08
07 Haziran 2024 Cuma
İran coğrafyasındaki Yörük Türklerin ilk Derneği Türkiye’de kuruldu.
♦️ 5 milyon nüfusa sahip, Kaşkayı Yörük Türkleri başta olmak üzere İran’da yaşayan 40 milyondan fazla Türkün kültürel varlıklarını uluslararası sahnede temsil etmeyi amaçlayan bir grup araştırmacı, yazar ve kültür aktivisti, “Kaşkayı Kültür ve Dayanışma Derneği” adı altında, İstanbul merkezli bir dernek kurdu.
Bu derneğin amacı, “İran coğrafyasında yaşayan tüm Türklerin varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli olan kültürel, toplumsal, bilimsel ve ekonomik altyapıları oluşturmak, geliştirmek ve bu coğrafyadaki Yörük Türkleri manevi, kültürel ve tarihi zenginliklerini dünyaya tanıtarak korumak” Olarak bildirildi.
Derneğin sosyal medya hesapları:
X:
https://x.com/KaskayiTurk/
Instagram.com/kaskayturk/
E-mail adresi:
kaskayiturk@gmail.com
Kaşkayı Türkleri Tanıtımı;
3. Bölüm
-Kaşkayıyurt neresidir?
Son yıllarda Türk aktivistleri bu konuyla ilgili önemli araştırmalar yürütmüştür. Bu araştırmalar sonucu üretilen ve yıllar boyu vurgulanan teorilere son verilerek Kaşkayı Türklerinin bu toprakların binler yıllık yerlisi olduğu gerçeği açığa çıkmış oldu. Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin sadece tek bir Türk boyundan ibaret olmadığı, yüzlerce Türk boyunun Turan’ın 4 bucağından, Kaşkayıyurt’un yerlisi olan eski Türklerle birleşmesi sonucu oluştuğu, ortaya çıktı.
Böylece Kaşkayı Türklerinin bölgede bıraktığı izler ve mezar taşları gibi tarihi kalıntılar, ve elimizde bulunan çok az sayıdaki tarihi kaynaklar aranmaya başlandı.
100 yıldır tarih ve kültürü örselenen Kaşkayıyurt araştırmacılara Tacik Rejimi’nin Türk tarihine giydirdiği yıpranmış cüppeyi tahmin edilenden çok daha hızlı bir şekilde yırtıp atabilmeleri için yeterli malzemeyi sağladı. 1000 yıllık mezar taşları, binlerce yıllık Türk damgaları, halk arasında dolaşıp duran masallar ve tarihi söylentiler ve en önemlisi güçlü etimoloji dalgası sonucunda Kaşkayı Türk Lehçesi ve Sümer dili arasında olan çok sayıda ortak sözcüğün ortaya çıkması, 100 yıllık bir yalan perdesini kaldırdı. Bütün bu tarihi eserlerin, eski kalıntıların, Kayalar üzerine çizilen damgaların, toplanan hikayeler ve tarihi söylentilerin derlendiği bölgelerle son 100 yıla kadar Kaşkayı’nın hüküm sürdüğü toprakların aşağı yukarı aynı sınırlara denk gelmesi, Kaşkayıyurt’un günümüzdeki sınırlarını belirlemiş oldu. (Bu çalışmada, Tahran, Kazvin, Gilan ve Horasan gibi eyaletlerde belli bir Kaşkayı Türk nüfusu yaşadığına rağmen Güney Azerbaycan ve Güney Türkmenistan(Horasan, Gülistan ve Mazenderan) sınırları içerisinde bulunduğundan kalemi alınmamışlar) Bu verilerden yola çıkarak, Kaşkayıyurt topraklarının bir karışının bile kalmden düşmemesinin adına teoride ulaşabileceğimiz bir sınır belirlemiş olduk.
Görüldüğü üzere Kaşkayıyurt kuzeyden Güney Azerbaycan’a komşu olup güneyden Kenger (Basra) Körfezi’ne kadar uzanmaktadır. Doğusunda Kerman çölü, batısında ise Karun Nehri ile sınırlanmıştır. Görünen harita üzerinde ilçe sınırlarının kolayca incelenebilmesi için bu sınırlar, son güncellemeler sonrasında İran’nın resmi kaynaklarda belirlediği ilçe sınırlarıyla geometrik olarak uyumlu bir şekilde çizildi. Bugünkü İran sınırları içerisinde bulunan Toplam 10 ili tamamen veya kısmen kapsayan Kaşkayıyurt’un önemli vilayetleri:
-Tarihteki Kaşkayıyurt
Elimizdeki kaynaklara göre Kaşkayı Birleşik Türk Elleri, bugün İran olarak adlandırılan ülkenin orta ve güney bölgelerinde en az birkaç yüzyıl boyunca yarı bağımsız bir siyasi yapı olarak yaşamını sürdürmüştür. Kaşkayı Türk toplumu, modern Ulus devlet yapısının henüz ortaya çıkmadığı dönemde, neredeyse dışa kapalı bir siyasi ekosistem oluşturup her ne kadar Ulus Devlet adını taşımasa da oldukça ona benzer bir siyasal yapılaşmayı benimseyebilmiştir. Bu açıdan Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’ni Ortadoğu’nun en örgütleşmeye uygun yapısı olarak tanımlamak mümkündü. Silahtan buğdaya, etten giysiye kadar bütün stratejik ürünlerini kendi bünyesinde üretebilen ve aynı zamanda en güçlü savaşçıları her daim ordusunda bulundurabilen Kaşkayı Türklerinin sözü ve hükmü İran’ın merkezi bölgesinde yer alan Sava’dan Kenger(Basra) Körfezi’ne kadar geçerliydi. Bu siyasi ve iktisadi güçten kaynaklanan yumuşak otorite, zaman içinde Kaşkayıyurt’ta yaşayan başka etniklerin Kaşkayı Türkleri bayrağı altına geçmesini sağlamıştı. Bu toplulukların en önde gelenleri, birçok bölgede Kaşkayı Türkleriyle iç içe yaşayan Lorlardır.
Dilleri ve kültürleri Kaşkayı Türklerinden her ne kadar farklı olsa da, coğrafi yakınlıktan dolayı Türklerle yakınlık duyup özellikle de siyasi açıdan tarih boyu kendilerini Kaşkayı Türklerine bağlı bilmişler. Bu yüzden Kaşkayı Türklerinin nüfus dağılım haritasından konuştuğumuzda onların çevresinde yaşayan başka etniklerin de yaşadığı bölgelerden bahsetmiş oluruz. Saha araştırmaları istatistiklere göre elde edilen verilere dayanarak Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin şu anki nüfus sayısı yaklaşık 5 milyondur. Ancak Kaşkayıyurt’taki Kaşkayı Birleşik Türk Ellerine bağlı olmayan diğer Türklerle birlikte bölgedeki Türk nüfusu yaklaşık 7 milyondur. Bu nüfusun aşağı yukarı %97’si şehirler köyler ve kasabalarda yerleşik olmakla beraber yüzde üçü ise yarı göçebe yaşamını sürdürüyor.
-El Birliği (Türk Boyları’nın Birliği):
Tarih boyunca Türk boyları değişik nedenlerle birleşmiş veya birbirinden ayrılmışlar. Birçok boyumuz güçlü devletler kurarak başka Türk boylarını kendi içine alıp sindirmiştir ve böylece merkezi otoritenin altında olan Türk boyu giderek etkisini veya adını yitirmiştir. Bu olayın bire biri Kaşkayı bünyesinde de gerçekleşmiş olup birçok oymağımız, tamamıyla yok olup veya küçük taifeler olarak bazen de daha da güçsüzleşip birkaç oba olarak toplumun yapısında kendi varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Bazıları küçülmeyip ancak parçalanarak değişik boyların bünyesine geçmiştir. Dolayısıyla tarihin belli bir döneminde güçlü bir imparatorluk kadar büyük olan bazı boylarımız şu an Kaşkayı Türk Ellerinin birkaç boyunda aynı adla ancak küçük oymaklar olarak varlık gösteriyor. Kaşkayı’nın şu anki yapısında bulunan Eller, aslında bu toplumun yaklaşık son yüzyılda yaşadığı siyasi çalkantılardan kaynaklı etkileri ve adları daha önde gelen Keşküllü, Farsımadan(Eymir), Karaçaylı, Dereşorlu, Şişbeyli ve Emele’den ibarettir. Halbuki bu El’lerin bünyesinde bulunan birçok oymak aslında eskiden çok güçlü Türk boyları olarak kabul edilmektedir. Öte yandan şu gerçeği de unutmamalıyız ki söz konusu olan boyların büyük bir kısmı Kaşkayının siyasi yapısının dışında kalarak varlığını sürdürmeye çalışmıştır ancak şehirlileşme ve yerleşik hayat onların asimile olmasını ve bu boyların tarihi köklerinin kaybolmasını sağlamıştır. Bu açıdan Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin özellikle de son yüzyılda İran coğrafyasında yaşayan Türk boyları için asimilasyona karşı bir koruyucu kalkan rolü oynadığını söyleyebiliriz. Kendileri de eski Türk toplumsal yapısını korumuş olan Türkmen Sahra Türklerinden başka İran coğrafyasında yaşayan ve söz konusu olan bu koruma kalkanının dışında kalan bütün Türk boyları kendilerini sadece Türk olarak biliyor ve büyük bir kısmı hangi Türk boyuna ait olduğunu bilmemektedir. Ancak tarihi belgelerde Güney Azerbaycan’ın birçok köyü ve şehrinin genel olarak hangi boydan olduğu kaydedilmiştir. Kaşkayı Türkleri’nin sağlam sosyal yapısından doğan siyasi güç, zamanla yöneticilerin merkezi hükümetlere karşı sert ve belirgin bir tavır
sergilemesine neden olmuştur. Birkaç El’in birleşmesinden Doğan sosyal güç hem üretime hem ortak kültüre ve en önemlisi savunma alanına yansımıştır. Kaşkayı Türk Elleri “Tablo 1”de göründüğü gibi 7 El’den oluşmaktadır.
-El (Boy)
Sadece Kaşkayı bazlı bir tarif ortaya koymak istersek toplumun bütünlüğünü sağlayan en büyük yapı Ulus’tur. Yani Kaşkayı Birleşik Türk Elleri yerine tırnak içinde Kaşkayı Ulus’u da söylemek olurdu eğer bu kavram büyük Türk Ulusu’na karşı düşmanlar tarafından ayrıştırıcı bir kavram olarak kullanılmasaydı. Kaşkayı, Azerbaycan, Türkiye ve bütün Turan coğrafyasında yaşayan Türklerin tek bir millet olduğunu vurgulayan düşünce temeli, Kaşkayı Türkleri’nin tek başına bir ulus olduklarını kaldırmıyor. Bu yüzden Millet anlamına gelen Ulus sözünü bütün Turan halkını belirtmek için kullanmamız bizim açımızdan önem taşıyor. Bu açıdan boylar veya El’ler Kaşkayı toplumunun ana taşıyıcı kolonları gibidir. Zaman içerisinde birçok oymağı kendi bünyesinde barındıran El, onlarca oymak (taife)dan oluşmaktadır.
-Taife (Oymak)
Tirelerin birleşmesinden meydana gelen sosyal-siyasi bir yapıdır. Taife birkaç Tirenin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Taifenin oluşturulmasında ortak bir akrabalık koşulu gerekli değildir ancak bazı taifeleri oluşturan tireler ortak akrabalığa sahiplerdir.
-Tire
Bunkuların (obaların) birleşmesi ile meydana gelen bir sosyal ve siyasi yapıdır, bu yapıda akrabalık esastır. Tireler genellikle kurucularının adları ile ya da kurulduğu bölge ile anılmaktadırlar. Günümüzde tüm Kaşkayı Türkleri’nin taifelerinde yüzlerce tire bulunmaktadır. Aşağıdaki tablo da her El’e ait olan birtakım Taifeler görünmektedir.
-Obalar birliği (Bunku)
Bunku obaların birliğinden oluşur. Siyasi bir yapı değildir. Daha çok sosyal ve akrabalık taşıyan bir birimdir. Bunkuda tam akraba olmayan aile de bazen bulunur. Obaların lideri Aksakal ya da Alabirçek (Alabürçek) adlanan yaşlı bir kadındır. Aksakal göçebe yaşamda obanın göç zamanını belirleme, iç hukuku düzenleyip uygulama ve yurt belirleme gibi görevleri vardır. Günümüzde bu görevler azalmış olsa da hala birçok törelerin yerine getirilmesinde, evlilik ya da ölüm törenlerinde ve aile içi tartışmalar ve tutarsızlıkları giderme gibi olaylarda Aksakal ya da Alabirçek kişi yukarı aşağı eski konumunda görev yapar.
-Oba
Birkaç çekirdek aileden oluşan ve genellikle 1.derece akraba olan bir toplumdur.
-Aile
Adından da belli olduğu gibi, en küçük sosyal birimdir. Birbirine yakın dede, kardeş ve kardeş çocuklarını bir araya getiren birimdir. Çok nadir durumlarda göçebelik sisteminde bu yapının dışında olan gruplarda olmuştur. Örneğin: han ve ilhan hizmetinde olan gruplar.
-Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin nüfus sayısı
Bugüne kadar İran’da yaşayan göçebe halklar arasında en kalabalık nüfusa sahip olmalarına rağmen Kaşkayıların nüfusu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Geçtiğimiz 100 yıl içerisinde bu toplumun en az %97’ si kentlerde köylerde ve kasabalarda yerleşik hayata geçmişler dolayısıyla en fazla %3’lük bir kısım hala yarı göçebe olarak hayat sürdürüyorlar. Yarı Göçebe dediğimizde yılın sadece birkaç ayının yaylalarda ya da kışlalarda hayvancılıkla meşgul olan kesimi kastediyoruz. Dolayısıyla Kaşkayı’da konar göçer yaşam tarzı tamamen yok olmuş desek yanlış bilgi vermemiş oluruz. Tabii ki çağdaşlaşma sürecini göz önünde bulundurursak bu toplumunda yeryüzünde yaşayan her başka bir toplum gibi dünya ile uyum sağlaması zorunlu bir hale gelmiştir. Ancak ne yazık ki Kaşkayı Türklerinin dili kültürü tarihi ve bütün değerleri İran rejimi tarafından saldırıya uğrayarak göçebe yaşamından yerleşik yaşama geçme süreci zorunlu ve çok hızlı bir biçimde gerçekleşti. Bu da Türk düşmanları tarafından önceden hazırlanmış olan Toprak kaybettirme sürecini tamamlamış oldu. Bu Türk topluluğunun bütün değerleri aradan giderek, büyük bir biçimde nüfus kaybına Toprak kaybına ve kültür kaybına uğradı. 100 yıl öncesine kadar adı bile duyulmayan bazı etnikler büyüme sürecini hızla kat ederken Kaşkayılar hep hüsrana uğradı. Nasıl ki savaş içerisinde bulunan ve saldırı altında olan bir toplumla ilgili istatistiklere dayalı sağlam bir veri tabanı oluşturamıyorsak, Kaşkayı Türklerinin nüfus sayısı ile ilgili bu konuda bilgi vermeye çalışan yazarlar ve araştırmacıların ortaya koydukları istatistiklerin tutarsızlığından da belli olduğu gibi dışarıdan bir sayı belirlemek oldukça zor bir iştir. Kaşkayı Türklerinin bu konu ile ilgili görevlendirdiği bir grup araştırmacı, yaklaşık 4 yıllık bir araştırma sürecinin sonunda ortaya koyabildiği nüfus sayısını açıklamadan önce bu konuda bazı araştırmacıların da bilgilerini aktarmakta fayda var. Beck (1992: 37), Kaşkayı Türklerinin yaklaşık 400.000, Resulzade (1993: 39), 350.000, 1996’da İran İstatistik Merkezi’nin verilerine dayanan İran’daki etnik dillerle ilgili bir haritada 1.5 milyon, Dolatkhah (2010: 108), 1.5-2.0 milyon, Recep Albayrak (2013: 980-981), 2.0-2.5 milyon, Erenoğlu (2017a: 45), 3.5 milyondan fazla, Johanson (2021: 105), 500.000’den fazla olduğu bilgisini vermektedir. Eski çalışmalarda Kaşkayı’larla ilgili kaydedilmiş nüfus sayısı farklı yıllarda İran geneli için nüfus sayısını gösteren demografik verilerle kıyaslandığında, onların şimdi en az 2,5 -3 milyon olduklarını söylemeye izin vermektedir. İran Coğrafyasında Türkler , Dr Ali Kafkasyalı(2011) de yayınladığı kitapta Kaşkayıların sayısını 1 ile 1.5 milyon arasında bir sayı olduğunu belirtmiştir.
Bernhardt Schulze-Holthus Kaşkayı Türklerine sığınmış olan Almanyalı ajan yayınladığı Holthus anıları kitabında 1941 de Kaşkayı’ların sayısını 600 bin kişi olarak bildirmiştir. Bu sayıyı baz alarak şimdi yine Kaşkayıların sayısı en az 2-3 milyon arasında vermek mümkündür: 1941 de İran nüfus sayısı : 15 milyon olarak verilmektedir 2022 de İran nüfüs sayısı : 85 milyon olarak verilmektedir 85/15=5.6 Yani, bu verilere dayanarak İranda ortalama nüfus sayısı 5.6 katına çıktığından Kaşkayı nüfus sayısının artmasını da bu oranda düşünebiliriz ve sonuç : 5.6*600.000=3.360000
Önceden de belirlediğimiz gibi Kaşkayı nüfus sayısı ile ilgili net bir bilgi vermek oldukça zor ve zaman alıcı bir çalışma gerektirir. Şimdiye kadar bu konu ile ilgili kendi bakışlarını ortaya atmış olan yazarlar veya araştırmacılar sınırlı imkanlarla bazen de duyduklarını dayanarak varsayımlar üzerinden bir sayı belirlemişler. Şimdiye kadar istatistiklere dayalı herhangi bir resmi veri bu konuda ortaya atılmamıştır. Bu çalışma önceden yapılmış olan birçok çalışmanın tersine yavaşça uzun soluklu dikkatlice ve en önemlisi saha araştırmalarına dayalı yapıldığından bu konuda en güvenli kaynaklardan biri sayılabilir. Bu çalışmada tamamen Türkçe konuşanlar, Türkçeyi birinci dil olarak kullananlar, Türkçeyi ikinci dil olarak kullananlar, Türkçe konuşmayanlar, Türkçeyi konuşamayanlar ancak kendilerini Kaşkayı Türkü bilenler, Kaşkayı siyasi yapısının dışında bulunan Türkler, bu yapının dışında bulunan ve kendilerini Türk bilenler ve Kaşkayıyurt’un dışında olan Kaşkayılar hakkında toplanan veriler bir araya getirilip gerçekleri yansıtabilen en doğru sonuç elde edilmeye çalışılmıştır.
Kaşkayı yapısında 7 El bulunuyor. Bu yapının dışında olan ancak Kaşkayıyut’ta yaşayan başka birkaç Türk Eli de mevcut. Baharlı Eli, Baysürü Eli, Nefer Eli ve Bayat Eli bu oymakların başında gelir ancak bir siyasi yapının altında birleşemedikleri için en çok asimilasyona uğrayan Türkler bu Ellere mensup dolayısıyla bu toplumların yeni nesli yüzde yetmişten daha fazla bir oranla tamamen Tacikçe(Farsça) konuşuyor ancak genel olarak kendilerini Kaşkayı biliyorlar. Bu bakımdan Kaşkayıyurt’taki Türk nüfusu hakkında bu topraklarda yaşayan 11 Türk Elinden elde edilen verileri bir araya getirerek gerçeklere en yakın tahminde bulunabiliriz. Her Elin 30- 65 arası Boyu(Tayfası) vardır 324 Boy belirlenmiştir Her Boy ortalama 40-60 arası Tire 13608 Tire belirlenmiştir Her Tire 6 ile 15 oba arası Ortalama 10 oba tutarsak 13608*10 =136080 oba Her oba 5-15 arası aileden oluşur Bu sayıyı ortalama 9 tutalım 136080*9=1224720 Kaşkayı’da bu kadar aile sayısını söylemek gerçeğe yakındır İran’da ortalama aile nüfus sayısı 3,5’tir Böylece 1224720*3.5 =4286520
Kaşkayıuyrt’taki başka Türkler: Kaşkayıyurt’ta yaşayan ancak değişik nedenlere göre Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin sosyal ya da siyasi yapısı içerisinde yer almayan irili ufaklı birçok Türk oymağı ve Türk boyu bulunmaktadır. Geçmişlerde her ne kadar Kaşkayı tavanından nispeten bağımsız bir biçimde hareket etmiş olsalar da günümüzde büyük bir oranı bu yapının içerisinde yer almakta ve kendilerini Kaşkayı Türkü bilmekteler. Başka bir söylemle Kaşkayı merkezi yönetim gücünün kaybolmasından önceye kadar bu Türk boyları Kaşkayı’dan ayrı ya da bağımsız hareket etmeyi tercih ediyorlardı ancak bu merkezi gücün yok olduğunda Kaşkayı tabanı başta olmak üzere bütün bu yurtlarda yaşayan Türkler Bir siyasi boşluğa düştüler ve arkalarında herhangi bir gücün olmadığını duyduklarında bu sefer birbirlerine kenetlenmeye başladılar. Aslında asimilasyon baskısına karşı direnmek için gelişen içgüdüsel bu dayanışma zaman içerisinde bilinçli bir birleşmeye dönüşerek birçok alanda etkisini gösterdi. Bu gerçeğin yanı sıra Kaşkayı’ların kendi sosyal yapılarını korumaya ısrarcı olmaları ve Kaşkayı’da bu yapının içerisinde bulunmayan birçok oymakla aynı adı taşıyan boyların bulunması, öte yandan özellikle sosyal medya aracılığıyla Türklerin kendi diline tarihine ve sosyal yapısına merakının artması sonucunda bu konularla ilgili birçok bilginin paylaşılıp herkesin eline ulaşması başka Türk El’leri ile Kaşkayı El’lerinin birleşme sürecini hızlandırdı.
Bu Türk El’lerinin en önemlilerinden; Bayat Bıçakçı Avşar Baharlı İnanlı Halaç Kocabeyli Nefer Ve Fereyden Türklerini sayabiliriz. Aslında aşağı yukarı bu Türk oymaklarının hepsini Kaşkayı yapısının içerisinde bulunan boyların bu yapının dışarısında kalan kısmı olarak nitelendirebiliriz. Nitekim bu El’lerin hepsinin birer parçası Boy, Tire ya da Oba olarak Kaşkayı yapısında eskiden beri yer almaktadır. Bu boyların Kaşkayı’ya göre dil ve kültür bakımından asimilasyona karşı daha savunmasız oldukları bir gerçektir. Kaşkayı’nın tersine bu Türk toplumları genellikle ya kısa bir dönem için bir siyasi yapı içerisinde kalabilmişler, ya da hiçbir siyasi yapıyı kabullenmeyip yalnız yaşamayı tercih etmişler. Dolayısıyla bu Türk boylarının arasında özellikle 30 yaşın altında olan insanların kayda değer bir kısmı Türkçeyi ikinci dil olarak kullanmaktadır.
Bu Türklerin toplam nüfusu 2 ile 2,5 milyon arası düşünülmektedir. Kaşkayı oymaklarına kıyasen istatistikte daha az bir nüfusa sahip göründüklerinin nedeni geçtiğimiz 100 yılda bu Türklerin büyük bir kısmının tamamen asimile olup Tacik toplumu arasında görünmez olduklarından kaynaklıdır.
Kaşkayıyurt’taki asimile olan vatandaşlar Günümüzde ana dilleri Tacikçe ya da Lorca olan ancak Türk boylarının adını taşıyan ya da kendilerini Türk soylu bilen onlarca topluluk Kaşkayıyurt’ta yaşıyor. Bu Türk soylu toplumların arasından bazılarını liste halinde getiriyoruz; Genceli boyu Çiğinli boyu Çarleng boyu Lek boyu Kohgilüye Lor boyu Buger Lor boyu Avşar Tacik boyu Kayıt Givi boyu Beydilli Lor boyu Ağaceri Lor boyu Çağatay Lor boyu Kütüklü Bahtıyarlı boyu Vs. Bu boyları da hesaba katarsak Kaşkayıyurt’ta yaşayan Türk veya Türk kökenli vatandaşların sayısı en az 8 milyona ulaşır.
İran rejiminin Türklere karşı yürüttüğü sistematik faşist politikalar doğrultusunda, 12 Mayıs 2006’da İran devletine bağlı “İRAN Gazetesi”, Türk milletine büyük bir hakarette bulundu. Bu gazetede hamam böcekleriyle ilgili bir karikatür yayınlandı ve böceklerin nasıl yok edileceği anlatıldı. Bu karikatürde Türkler, hamam böceği olarak tanımlanmıştı ve böcek bir çocukla konuşarak tasvir edilmişti. Bu resimde, hamam böceği çocuğun Tacikçe (Farsça) sorularına Türkçe yanıtlar veriyor.
Karikatürle ilgili yazıda, Türkçenin insan dili olmadığı, zor bir dil olduğu, bu nedenle Türklerin birbirlerini bile anlayamadıkları gibi aşağılayıcı ifadeler kullanıldı. O günlerde internet ağı ve sosyal medya araçları bu kadar yaygın olmadığı için bu hakaretlerin haberi biraz gecikmeli olarak yayıldı. Birkaç gün içinde Türk öğrencilerin tepkisi üzerine haber yayılmaya başladı. Türk öğrenciler bu saygısızlık karşısında sessiz kalamadılar ve medeni protestolarını ifade etmek için gösteriler düzenlemeye başladılar. Üniversitelerde başlanan gösteriler hemen Türk şehirlerine yayıldı. 20-26 Mayıs tarihleri arasında Tebriz, Urmu, Sulduz, Miyana, Hoy, Erdebil, Zencan, Goşaçay, Hıyav, Tahran vb. Büyük Türk şehirlerinde düzenlenen gösterilerde rejim, medeni ve haklı gösterilere son derece acımasız ve vahşice karşılık verdi.
Günlerce süren bu gösterilerde rejimin saldırısı sonucunda farklı şehirlerde 30’a yakın kişi şehit olurken, binlerce kişi de yaralandı veya tutuklandı. Hatta bu olaylardan sonra Güney Azerbaycan’da bir takım şüpheli terör olayları yaşanmaya başladı. Gösteriler sırasında üç Türk çocuğu vurularak öldürüldü. Bu hakareti yapan gazetenin yayını birkaç ay sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ederken, karikatürü çizen “Mana Neyestani” ise 90 gün hapiste kaldıktan sonra Amerika’ya kaçarak hayatına devam ediyor.
2006 yılı olayları Güney Azerbaycan Türk hareketi için bir dönüm noktası olup, Fars faşizmine karşı yüzyılı aşkın süredir devam eden mücadelenin uç noktalarından biri olarak tanımlanıyor.
Bu patlayan çığlığın sonucunda Azerbaycan Türk hareketi sesini daha da yükseltmiş ve merkeze bağlı umutlarını tamamen kaybetmiş ve yolunu ayırmıştır. Her yıl o günlerin yıldönümünde Türk aktivistler tutuklanıyor, tehdit ediliyor ve şehit mezarlarını ziyaret etmeleri engelleniyor. O kanlı günlerin yıl dönümünde İran coğrafyasında yaşayan Türklerin barışçıl, modern ve İnsan haklarına dayalı kutlu direniş mücadelesinde büyük bir dalga oluşturan alperenlerimizi saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Kaşkayı Türkleri Tanıtımı
2. Bölüm
–Göçebe Eğitim Sistemi, Kaşkayı Türkleri’nin son çöküşü
Kaşkayı Birleşik Türk Elleri Özel yaşam koşullarına tabi Türk boyları arasında en çevik, güçlü ve sağlam yapıya sahip olan boyların zaman içinde bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Öte yandan Türk geleneklerine dayanan merkezi bir yönetim sistemi, tarih boyunca bu yapıyı daima doğru yolda tutmaya çalışmıştır. İşte tam da bu nedenle, bu Türk toplumu, farklı saldırı ve zorluklara rağmen son yüzyıla kadar ayakta kalabilmiştir. Ancak teknolojik devrimle birlikte dünyanın her köşesini kasıp kavuran bilim ve teknoloji dalgası, çok ciddi yan etkilerle Kaşkayıyurt’a da geldi. Aslında kimse düşmanların, bilimi silah olarak kullanacağını düşünmemişti ve Kaşkayı Türklerinin gözünden uzak kalmıştı.
Bu düşman Kaşkayı Türkleri’nin gönüllü olarak teslim olacağı tek düşman olacaktı. Elbette bu projenin hayata geçirilmesi için çok detaylı ve uzun vadeli bir program hazırlandı. Amerikalı danışmanlar kapsamlı planlarını hayata geçirmek için en uygun zamanı buldular, bu planda eksik olan tek şey akıllı ve iyi eğitimli yerlilerdi. Kaşkayıyurt’ta ve Kaşkayı Türkleri arasında Muhammed Behmen Beygi’yi keşfedip ona yaklaştılar. Kaşkayı Türkü olduğu için halkının acılarını gören, öğrenmeyi ve öğretmeyi seven biriydi. Tahran Üniversitesi mezunu Behmen Beygi, daha önce Tahran’a sürgün edilen ikinci sınıf Kaşkayı hanlarının ailesindendi. Türkçe ve Tacikçenin yanı sıra İngilizce ve Almancayı da iyi biliyordu.
Hatta Alman istihbarat askerlerinden oluşan ekip Nâsir Han kampındayken Behmen Beygi Nâsir han kampında tercüman olarak görev yapıyordu.
Bu Amerikalı danışmanlar, Kaşkayı Türklerinin yeni neslin eğitimindeki engeline çözüm bulmuşlar ve Şah’ı bu asimilasyon (veya kültürel dönüşüm) programının gerekli olduğuna ikna edip, bunun uzun ancak başarılı bir yol olduğunu vurguladılar. William Warren, Truman tarafından, Behmen Beygi Kaşkayıyurtdan ve Dr. Fatemi de hükümet tarafından bu projenin lider ekibi olarak seçildi. Bu sırada Amerikalı bir üniversite profesörü olan Glen Gagon, Behmen Beygi’ye danışmanlık yapmak üzere Yong eyaletinden Şiraz’a geldi. Bu öğretmen Amerika’daki Kızılderililerin asimilasyonu konusunda uzmandı. Hatta doktora tezini İran’daki göçebelerin eğitimi üzerine yazdı. Bu hocanın yardımıyla Behmen Beygi, Kızılderilere verilen eğitimi yakından görebilmek için gizlice Amerika’ya götürüldü. O dönemde Washington Üniversitesi Antropoloji Bölümü Başkanı olan ve yıllarca Kaşkayı Türkleri arasında yaşayan Amerikalı
Dr.Lois Beck, Kaşkayı Türkleri hakkında yazdığı kendi araştırma kitabında şöyle yazmış: “Behmen Beigi, 1951 yılında (1953 darbesinden iki yıl önce), Hoppilerin (Amerika’daki bir Kızılderili grubu) eğitim programlarını yakından takip etmek ve aynısını Kaşkayı Türklerine de uygulamak için gizlice Dr. Gagon’la birlikte Arizona’ya gitti.” 1953 yılında Reuters haber ajansının darbeden önce yayınladığı bir raporda Glen Gagon’i, İran göçebelerinin eğitim kurucusu olarak tanıtılmış ancak Behmen Beygi’nin kendisi Kaşkayı Türkü olduğundan dolayı bu projeni oldukça iyi ve istenilir bir şekilde ilerletti. Bu eğitim sistemi tüm İranlı göçebelere uygulandı. İran genelinde yaşayan Şahseven Türkleri, Halac Türkleri, Horasan Türkleri, Türkmen Türkleri, Bıçakçı Türkleri, Lorlar, Bahtıyarlılar, Beluciler de yavaş yavaş projeden nasibini almaya başladı. Behmen Beygi çok kısa
zamanla bu işin öncüsü olarak tanındı ve güçlü bir propaganda sistemi sayesinde körlerin, zavallıların ve çobanların kurtarıcısı olarak tanındı. 7-8 yaş arası çocuklar 5 yıllık bir eğitim sürecine tabi tutularak Şiraz merkezli Danış Saray’da (ön lisans üniversitesi olarak) kısa süreli eğitim aldılar ve Kaşkayıyurt’taki tüm boyların ve obaların okullarına öğretmen olarak atandılar.
Bu işe alım süreci o kadar titizlikle düşünülmüştü ki, tüm ebeveynler çocuklarını gönüllü olarak bu okullara gönderiyordu ve çocuğun öğrendiği ilk şey, Türklerin kültürsüz, gerici, katil ve yağmacı olduğuydu. Okudukları derslerde Türk tarihi tamamen silinip yerine sahte bir Fars tarihi konuldu. O kitapların öğretilerine göre bu insanlar Türk değillerdi ve Moğolların İran’a saldırmasından sonra dilleri kılıç gücüyle Tacikçeden Türkçeye değişmiştir. Türk çocukları böyle eğitim alıp boylarına öğretmen olarak döndüklerinde, her şeyden habersiz olan aileleri, beyinlerine yerleştirilen yanlış bilgileri bilimin sağladığı gerçek olarak kabul ettiler, çok kısa sürede Kaşkayı’nın siyasi yapısı içten bir geri dönüşü olmayan bozgunluk ve çöküşe doğru sürüklendi. Bu süreç 1979 İran İslam devrimine kadar devam etti.
–İran İslam Devrimi;
1979 Devrimi, Kaşkayı Türkleri topluluğunu bir kez daha toplumsal bir şok ve uzun vadeli zihinsel karışıklığa uğrattı. Yıllarca sürgünde olan Kaşkayı Türkleri liderlerinin tekrardan geri dönmeleri ve devrim sonrası ilk parlamento seçimlerinde kazanmalarına rağmen, Ruhulla Humeyni’yi dini lider olarak atayan Fransa hükümetinin, dolayısıyla İran İslam hükümetinin Türklere karşı düşmanca tavırları ve uyguladığı politikalar hiçbir sekteye uğramadan devam ettirildi. Eskisi gibi asimilasyon, Zülüm ve yok etme politikaları bu sefer Dincilik ve Şiilik kılıfına bürünmüştü.
Kaşkayı Türklerine yapılan baskı ve asimilasyon politikası giderek daha sert ve kapsamlı bir biçimde, yeni rejimin gündemine alındı. İran İslam Cumhuriyeti planlamacıları, “Sipahı Pasdaranı Eşayır Conub” (Güney Aşiretleri Devrim Muhafızları)” adına bir ordu oluşturdular. Bu kez Truman projesi örnek alınarak asimilasyon bizzat Türklerin kendi tarafından yapılacaktı ama eskisine göre temel fark, yeni asimilasyon politikaları şiiçilik üzerinden yürütülecekti!
Türk kadınlarının rengarenk kıyafetlerinin yerini İslami çarşaflar alacak, Kaşkayı Türklerinin düğünlerinin vazgeçilmezlerinden zurna ve nağara yasaklanacaktı.
Hatta Behmen Beygi’nin kurduğu okullar, gayri İslami okullar olduğu gerekçesiyle silinecek ve (Şii Şuubi düşüncesine uygun olarak) yeni okullar açılacak, bunun sonucunda da Türklerin kültürü İslamileştirme adı altında yok edilecekti.
Ancak Kaşkayı Türkleri arasında bunu hayata geçirmek o kadar da kolay olmadı. Bu nedenle Kaşkayı Türklerine uygulanacak politika bir az farklı olması gerekirdi çünkü Kaşkayı Türkleri geleneksel yaşam tarzına sahip olan bir toplum olarak dini konulardan çok fazla etkilenmemiştirler. Devrimden kısa bir süre sonra hanlar artık İslam rejimi ile iş birliği yapmaya istekli değillerdi. Yeni rejimin Kaşkayı Türklerini yok etmeğe yönelik sinsi planlarını gördükten sonra Hüsrev Han, Nâsir Han ve çocukları (Dr. Abdullah Han, Huma Bibi) tarafından İslam Cumhuriyeti rejimine karşı silahlı bir direniş başlatıldı. Böylece merkezi hükümetle her türlü anlaşmaya varmanın yolu kapandı.Yeni hükümetin güneydeki Türk varlığına artık tahammülü yoktu. Dolayısıyla bu güç mücadelesinin sonucu, kısa sürede Türk yöneticiler ile merkezi hükümet arasında uzlaşmaya varılamayan bir çatışmaya yol açtı. Bu silahlı direnişe meclis seçimleri sonrasında demokratik bir süreçte kendi halkı tarafından milletvekili seçilen Hüsrev Han’ın akreditesinin rejim tarafından iptal olunmasıyla başladı. Hüsrev Hanın özel ordusu Firuzabad dağlarında yeni kurulmuş olan Devrim Muhafızlarına karşı yoğun bir şekilde savaşıyordu. Nispeten uzun süren çatışmalardan sonra Hüsrev Hanın ordusunu yenmeyi başaramayan rejim en iyi bildiği acem oyununa başvurarak yeni bir tuzak hazırladı. Kazerun Şehirinde Ayatullah Humeyni’nin temsilcisi Mühendis Taherinin aracılığıyla Hüsrev Han’a bir mesaj gönderildi. Söylentilere göre bu mesajda Türklerin istediklerinin merkezi rejim tarafından onlara iade edileceği ve bütün Kaşkayı Türk ordusunun üyelerine genel af çıkacağı yer alıyordu. Tuzak çalıştı ve Hüsrev Han Şiraz şehrine geldi. Tutuklandı ve ağır işkencelere maruz kaldı. O zamanlar hala gelenek haline gelmemiş olan rejim muhaliflerinden baskı altında televizyon itirafları almanın bir ilki gerçekleşti.
Hüsrev Han’ı kamera karşısına çıkmaya zorladılar, ondan çok şok edici itiraflar aldılar ve kısa bir süre sonra onu idam ettiler. Kaşkayı Türkleri’nin en sevilen lideri Hüsrev Han, Kaşkayı Türklerinin kenti olan Fırzabat’ın(Firuzabad) tam ortasında asıldı! Kaşkayı Türkleri bu olanlara inanamıyordu. Hüsrev Han’ın idam edilmesinin ardından İslam’a ve mezhebe karşı olma suçundan dolayı her grup ve yaştan insan arasında bazen mahkemelerin bir dakikalık kararıyla, bazen de herhangi bir mahkeme kurulmadan yargısız infazlar yaygınlaştı. Kaşkayıyurt’un her yerinden idam haberleri gelmeye başladı. Pek çok Kaşkayı Türkü, İran İslam rejimi tarafından meydanlarda asılarak veya kurşuna dizilerek öldürüldü. Cefer Keşküllü, Can Pulad Han Keşküllü, Hasan Keşküllü, Allah kulu Cihangiri, Mehin Cihangiri ve yüzlerce daha kişi bu yeni canlanmış ölüm makinesine kurban giderek canlarından oldular. Hüsrev ve diğer Kaşkayı Türklerinin idamı Kaşkayı Türklerinin onur ve gururunu çok feci şekilde zedelemiş oldu ve tüm Kaşkayı toplumunda büyük bir psikolojik baskı ve toplumsal bir bunalım ve kriz yarattı. Böylece Kaşkayı Türklerinin silahlı direniş ve mücadeleleri artık sona ermiş oldu.
–Kaşkayı Türkleri’nin külturel intihar girişimi;
Tacikleşme (Farslaşma) süreci
Yüzyıllar boyunca çok güçlü bir merkezi yönetimin idaresi altında yaşayan Kaşkayı Türkleri topluluğu, Son İlhan’ın idam edilmesi sonucunda başkansız ilk gününü yaşamış oldu. Artık gerçekten kendini ölüm çemberinin ortasında görüyor, kötü günlerinin çoktan başlamış olduğunu hissediyordu. Eski rejimin yürüttüğü Göçebe Eğitim Sistemi sonucu Stockholm sendromuna yakalananlara karşı artık İslam Cumhuriyeti rejiminin harekete geçme zamanı gelmişti. Amaç Kaşkayı Türklerinin ölümünü olabildiğince acısız bir süreçte gerçekleştirmekti. Kaşkayı Türklerinin devlet benzeri donanımlarına dokunmadan, Mankurtları yeni bir yazılım gibi mevcut yapıya entegre ettiler. Aslında özünden uzak, Göçebe Eğitim sistemi içerisinde yetişen mankurtlaşmış ordu olmasaydı, bu toplum kendini hızla toparlayabilir ve eski Türk geleneklerine dayalı yeni rejime karşı güçlü bir pozisyon alabilirdi. Ancak durum böyle olmadığından Türk toplumunun büyük bir kısmı derin bir bunalıma girmiş ve Tacik kültürünün karşısında kendini bırakmıştı. Bu bakımdan Kaşkayı Türklerinin henüz ölmemiş olmalarına rağmen isteyerek intihara teşebbüs ettiklerini söyleyebiliriz.
–Kaşkayı Türkleri’nin dirilişi;
Bütün bu olanlara rağmen Kaşkayı Türk toplumunun genellikle orta ve alt kesimlerinden bazı bireylerin emeği sonucu her ne kadar küçük olsa da Türklüğe geri dönüş dalgası başlatıldı. Türkçüler düğünler veya cenaze törenlerinin yarattığı buluşma fırsatlarını değerlendirerek üç beş kişilik gruplar oluşturup Türk Dili, tarihi, edebiyatı ve kültürü hakkında bilgi alışverişinde bulundular. Böylece Kaşkayı Türkleri’nin yeni mücadelecileri ortaya çıkmış oldu. Kültürel Mücadeleciler; Esetullah merdani, Furud ve Farhad cihangiri, Bijan Bahadori Keşküllü, Mehmut Eskenderi, Tahmuris Keşküllü, Manuçehr Kiyani, Efsaneh cihangiri, ayvazullah seferi gibi liderler dil müzik, edebiyat ve folklor alanında büyük bir çaba harcayarak olabileceği kadar Kaşkayı Birleşik Türk Elleri’nin varlığını korumaya çalıştılar. Elbette rejim bugüne kadar devam eden bu süreci çeşitli yollarla engellemeye çalıştı. Rejimin çeşitli planlarına karşılık vermeye çalışan Kaşkayı Türk aktivistler İslam Cumhuriyeti’nin her hamlesine karşı en uygun tepkiyi vererek ister istemez bir siyasi direniş sürecine girmiş oldular. Yaklaşık 25 yıllık bu siyasi idman sürecinden elde edilen başarılar, toplumu yeniden diriltmiş ve eskisinden farklı düzeyde yeni bir örgütlenme becerisine sahip olmasının önünü açmıştır. Son 10 yılda sosyal medyanın yaygın olması ile birlikte Kaşkayı Türkleri’nin haklarını aramak için yeni özgürlük alanlarını sanal dünya olarak belirlemeleri rejimin elini oldukça kısıtladı. Son 10 yılda Kaşkayı Türk toplumunun elde ettiği başarıların çok büyük bir kısmı sosyal medya sayesinde oldu. Dil, edebiyat, şiir kültür ve tarih üzeri kurulan yüzlerce sosyal medya kanalı, konuşma odaları ve tartışma grupları o kadar fazlaydı ki kısa bir zaman içerisinde bu toplumun ölmekte olan bedenine yeni bir ruh bağışlandı gibiydi. Doğal olarak bu sürecin sonunda Kaşkayı Türk toplumundan Turan ülküsüne bağlanmak ve Türk dünyasında kendini göstermek ve yeniden tanıtmak bekleniyordu. Bu köprü zaten Güney Azerbaycanlı Türk aktivistleri tarafından önceden kurulduğuna göre Kaşkayı Türkleri fazla vakit kaybetmeden doğrudan Türk dünyasına açıldılar.
…
RECEB HASANBEYLİ
Tarihçe
Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi, bu bağımsızlığa yeniden kavuşması ve daha sonra yaşanan Birinci Karabağ savaşı güneyli soydaşlarımız tarafından her zaman dikkatle izlenmiştir. Bu etkinlikleri izlemenin ve desteklemenin yanı sıra, bu etkinliklere de yakından katıldılar. Bu kişiler arasında Meydan hareketine aktif olarak katılan Muhammed Hatemi Tanteki, [1] İsfandiyar Coşkun, [2] Sirus Tebrizli, [3] ülkenin en trajik anlarında burada olan ve olayların fotoğraflarını çekerek, tüm dünyaya duyuran Rıza Dikkati de var. [4] aralarında Ruhulla Dadaşnejad’ın da bulunduğu, Celal Musapur gibi Karabağ’da savaşan güneyden gelen onlarca Türkü örnek verebiliriz.
Ayrıca bağımsız Azerbaycan’da farklı zamanlarda meydana gelen olaylara Güney Azerbaycan Türkleri tarafından desteklenipdir. Çoğu zaman bu destek eylemleri durduruldu ve bunlara katılanlar ya tutuklandı, işkence gördü ya da zulme uğradı. Mesela Birinci Karabağ Savaşı sırasında Tahran Üniversitesi’ndeki Türk öğrenciler Ermenistan’a karşı protesto yürüyüşü düzenledi. Öğrenciler önce üniversitenin bahçesinde toplandı. Daha sonra üniversiteden çıkıp sokağa çıkmak istediler. Üniversite yönetimi onların gitmesini engellemek için kapıları kapattı. Bunun üzerine öğrenciler üniversitenin kapılarını kırarak Devrim Caddesi boyunca yürüdü. “Azerbaycan yalnız değilsin, biz de varız” ve “Karabağ canım gözüm, Karabağ tatlı sözüm” yazılı pankartlar taşıdılar. Daha sonra Ermeni büyükelçiliği önüne giderek işgali kınadılar ve protesto ettiler. Sonraki yıllarda Güney Azerbaycan ve İran’da Türklerin yaşadığı bölgelerde Karabağ meselesi sürekli gündemde tutuldu.
Haziran 2004’te Ermeni devlet temsilcileri ekonomik işbirliği amacıyla Erdebil’e geldi. Ermenistan heyetinde sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nden temsilcilerin de yer aldığının ortaya çıkması üzerine yerel halk protesto gösterisi yaptı. Bu da işe yaramayınca Erdebil’in Serçeşme camisinde grup halinde oturma grevi başladılar.[5] Camiye saldıran güvenlik güçleri, greve oturan kişileri dövdü ve tutukladı. Ulusal kültür aktivisti Abbas Lisani, bayılıncaya kadar dövüldü ve bir battaniyeyle örtüldü.[6] Bu dayak sonucu birkaç kaburga kemiği ve burnu kırılmış, akciğeri ve böbreği hasar görmüştü. Daha sonra bilinmeyen bir yerde 2 gün tek kişilik hücrede tutuldu. Erdebil İhtilal Mahkemesi 7. Dairesi’ne götürüldükten sonra bir ay daha tutuklu kalmasına karar verildi. Bundan sonra Lisani, Erdebil hapishanesinde hücre hapsinde tutuldu. Buraya defalarca tıbbi yardım başvurusunda bulunmasına ve bunun için açlık grevine girmesine rağmen talebi kabul edilmedi. 22 Temmuz 2004’te 200 milyon riyal kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Daha sonra kamu düzenini bozmaktan 800.000 riyal para cezasına ve 15 kırbaç cezasına çarptırıldı.[7]
Tebriz “Traktör” futbol kulübünün yanı sıra diğer Azerbaycan şehirlerinin futbol ve voleybol takımlarının taraftarları, defalarca Azerbaycan ve Karabağ hakkında sloganlar attı, Azerbaycan bayrağını ve çeşitli pankartları açtı. Çoğu durumda bu pankartlar ellerinden alınıdı.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan, 27 Şubat 2019’da Tahran’daki “Ararat” spor kompleksinde Ermeni toplumuyla bir araya geldi. Bu toplantıda katılımcılarla selfie çektirdi ve üzerinde “Karabağ Ermenistan’dır ve son” sloganlı pankart açtı.[8] Pankartta toprak iddiasının bulunması ve toplantının Hocalı soykırımından bir gün sonra yapılması tüm dünyada Azerbaycanlılar tarafından protestoyla karşılandı. 1 Mart 2019’da Güney Azerbaycanlı aktivistler Tahran’da bulunan kompleksin duvarına “Karabağ Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır” sloganını yazdılar.[9]
1 Mart 2019’da Tebriz’de “Traktör” ile “Sepahan” futbol kulüpleri arasında oynanan maçı izlemeye gelen Ehsan Ismayildokht, Mehdi Hamzei ve Babek Siyami adlı 3 Sulduzlu kişi tutuklandı.
Bunun nedeni ise Azerbaycan’ı desteklemek için yüzlerine “Karabağ” yazmalarıydı.[10] 1 ay 10 günlük tutukluluğun ardından serbest bırakılan Ehsan İsmaildokht, ülkeyi terk etti ve daha sonra sırtındaki işkence izlerinin fotoğrafını çekerek paylaştı.[11] Maç sırasında stattaki taraftarlar, “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır!” sloganları attı. [12] diye bağırdı. Ayrıca “Karabağ Azerbaycan’ın toprağıdır” ve “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır!” 2 pankart[13] ve Azerbaycan bayrağını kaldırdılar.[14][15] Maçın ardından Güney Azerbaycan stadyumunu terk ederken pankart ve bayrak asmakla suçlanan 29 kişi tutuklandı.[16]
2 Mart 2019’da Güney Azerbaycanlı aktivistler tarafından Tahran’daki Ermeni konsolosluğu binasının duvarlarına “Karabağ Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır” yazılı broşürler yapıştırıldı.[17]
Daha sonra 9 Mart 2019’da Urmiye’nin “90” futbol kulübü ile Buşehr’in “Şahin” futbol kulüpleri[18] arasındaki maçta ve 14 Mart ve 5 Nisan’da Tebriz’de oynanan “Traktör” maçında, Futbol kulübünün maçlarında yasaklara ve zulme rağmen taraftarlar “Karabağ bizimdir, bizim olacak!” sloganlarını kullandılar.[19]
3 Eylül 2020’de İran Kupası’nın final maçı Tahran’da yapıldı. Tebriz’in “Traktör” futbol kulübü, Tahran’ın “İstiklal” futbol kulübünü mağlup ettikten sonra zaferi kutlayan taraftarlar, Tahran sokaklarında “Karabağ bizimdir, bizim olacak” sloganları attı.[20]
Nisan 2020’de Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgal edilen Hankendi’de [21] çekilen video görüntüleri Azerbaycan’ın her iki kesiminde de protestolara neden oldu. Bu görüntülerde Ermeniler, İran’ın akaryakıt kamyonlarını filme alarak Hankendi’ye gelişlerini protesto ettiler.[22] Sözde rejimin İran’dan ucuz ve kalitesiz akaryakıt aldığını söylediler. Bunun üzerine Azerbaycan İran’dan resmi soruşturma talep etti ancak İran bu iddiaları reddetti.
Azerbaycan eski Dışişleri Bakanı Tofig Zülfugarov, Haziran 2020’de verdiği bir röportajda, Rusya’nın Ermenistan’a sağladığı silahların İran üzerinden teslim edildiğini kaydetti.[23]
Tovuz savaşı
12 Temmuz 2020’de Azerbaycan-Ermenistan sınır hattında başlayan Tovuz çatışmalarının ardından Güney Azerbaycanlı Türkler Tebriz, Urmiye, Erdebil, Zencan, Sulduz ve Tahran şehirlerinde Azerbaycan’a destek eylemleri çağrısında bulundu.[24] Mitingler başlamadan önce İranlı güvenlik yetkilileri, farklı şehirlerde yaşayan ulusal aktivistleri arayarak onları uyardı ve mitinge katılmaları halinde tutuklanmakla tehdit etti. Gerçekleşecek birçok eylem polis tarafından engellendi. Eylemin gerçekleştirildiği gün tüm kentlerde kentin ana cadde ve meydanları güvenlik birimleri tarafından kontrol altına alındı. Bölgeye çok sayıda güç sevk edildi. Eylemlere katılmak üzere önceden belirlenen yerlerde toplanan kişiler alandan uzaklaştırıldı. Birçoğu dövüldü ve tutuklandı. Buna rağmen bazı kentlerde eylem düzenlendi.
16 Temmuz’da Tebriz’deki Azerbaycan Konsolosluğu önünde yerel halk tarafından Azerbaycan’a destek eylemi düzenlendi. Eyleme katılanlar, Ermenistan’ın saldırısını kınayarak, “Azerbaycan var olsun, istemeyen kör olsun!”, “Karabağ bizimdir, bizim olacak” diyerek sloganlar attı. Daha sonra gösteri dağıtıldı ve çok sayıda kişi tutuklandı.[25] Eylemde gözaltına alınan Hekime Ahmedi, Yasemen Zaferi, Sadullah Sasaniyan, Rahim Sasaniyan ve Mehdi Purali, Ocak 2021’de Tebrizin ikinci ceza mahkemesi tarafından “kamu düzenini bozmak”, “yasadışı olaylara katılarak kamu düzenini bozmak” ve “memurlara isyan” suçlamalarıyla suçlanarak 1’er yıl hapis ve 60 kırbaç cezasına çarptırıldı.[26]
16 Temmuz’da Ferit Khorşidi, Urmiye’deki polis karakoluna çağrıldı. İlk gün serbest bırakılmasına rağmen bir gün sonra güvenlik güçleri tarafından tekrar gözaltına alınarak Urmiye Merkez Cezaevi’ne götürüldü. Salar Tahir Afşar, emniyet teşkilatına bağlı emniyet ekipleri tarafından gözaltına alınarak tutuklandı. 21 Temmuz’da her biri 50 milyon Tümen teminatı karşılığında duruşma gününe kadar geçici olarak serbest bırakıldı. Her iki ulusal aktivist de “İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı propaganda yapmak” ve “ulusal güvenlik ve kamu düzenini ihlal etmekle” suçlandı. Ağustos ayında ulusal aktivist Ferit Khorşidi, aleyhine delil yetersizliğinden beraat etti.[27]
16 Temmuz’da Tahran’daki Ermenistan Büyükelçiliği önünde Azerbaycan’a destek eylemi sırasında Hamid CABBARLİ, Hüseyin Şahidi, Hadi Alişi ve Yagub Mecidi tutuklanarak Evin Cezaevi’ne götürüldü. 20 Temmuz’a kadar yakınlarına nerede tutuldukları konusunda tek bir kelime bile söylenmedi.[28] Hüseyin Şahidi, Hadi Alişi ve Yagub Majidi 20 Temmuz’da kefaletle serbest bırakıldı, ancak Hamid Cabbarlı serbest bırakılmadı. Hamid Cabbarli o gün ailesini aradı ve Evin’in cezaevinde olduğunu söyledi. Türkçe konuştuğu için gardiyanlar ona Farsça konuşması gerektiğini bağırdılar ve ardından görüşme kesildi.[29] Daha sonra onu iki DAİŞ’liyle aynı hücreye koydular. 7 gün tutuklu kaldıktan sonra 27 Temmuz’da mahkeme tarihine kadar teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakıldı.
İkinci Karabağ Savaşı
27 Eylül 2020’de İkinci Karabağ Savaşı’nın başlamasının ardından bir grup güneyli Azerbaycanlı, Azerbaycan adına savaşmak için gönüllü olmak üzere Tebriz’deki Azerbaycan konsolosluğuna başvurdu. Konsolos Aliyannagi Hüseynov kendilerine desteklerinden dolayı teşekkür etti.[30]
Birkaç gün sonra Güney Azerbaycanlı Türklerin çektiği video görüntüleri ve fotoğraflar sosyal ağlarda yayıldı. Bu çekimlerde, Rusya’dan alınan askeri malların İran topraklarında bulunan Norduz sınır kapısı üzerinden Ermenistan’a nakledildiği görülüyordu.[31] Bu durum Güney Azerbaycan Türklerinin protestolarına neden oldu. 29 Eylül’de İran Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları reddetti. Daha sonra Azerbaycan’da faaliyet gösteren kitle iletişim araçları, İran topraklarından Ermenistan’a askeri teçhizat götürüldüğünü gösteren video görüntülerini paylaştı. Ardından Azerbaycan milletvekili Sabir Rüstemhanlı, İran’ın çeşitli ülkelerden Ermenistan’a silah nakliyesi yaptığını söyledi. İran Cumhurbaşkanılığı İdaresi Başkanı Mahmud Vaezi, Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Şahin Mustafayev ile yaptığı telefon görüşmesinde bu iddiaları reddetti. Bu söylentilerin iki ülke arasındaki ilişkileri bozmayı amaçladığını ekledi.[32] İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Saeed Khatibzadeh, 5 Ekim’de Tahran’da düzenlediği basın toplantısında, İran’ın sınırından Ermenistan’a silah ve askeri araç nakledilmesine izin vermediğini belirtti. Ancak daha sonra İran devletine bağlı medya, bu konuyla ilgili ayrı haberler hazırlayarak, görüntülerde gösterilen kamyonların, Ermenistan hükümetinin daha önce Rusya’dan satın aldığı Kamaz kamyonları olduğunu kaydetti.[33] Ancak görüntülerde gösterilen Kamaz marka araçların sivil değil askeri araçlar olduğu da ortaya çıktı. Raporlarda 670 tırın bulunduğu belirtiliyor. Mart 2024’te “Bakü TV”ye röportaj veren İran’ın Azerbaycan Büyükelçisi Seyyed Abbas Musavi, bu Kamaz’ların Ermenistan’daki Rus üssüne ait olduğunu söylemişti.[34]
Bu olayların ardından Güney Azerbaycan Türkleri çeşitli tarihlerde, başkent Tahran dahil birçok şehirde Azerbaycan’ı desteklemek, İran ve Ermenistan aleyhine protestolar düzenlediler.[35] Tebriz ve Tahran’da Azerbaycan bayrağı göndere çekildi. Eyleme katılanlar, “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır!”, “Ermenistan’ı korumak suçtur, suçtur” sloganları attı. Ayrıca eyleme katılanlar, Rusya’nın gönderdiği askeri kargonun İran üzerinden Ermenistan’a teslim edilmesine itiraz ederek Norduz sınır kapısının kapatılmasını talep etti.[36] Erdebil, Tebriz, Urmiye, Zencan, Culfa, Alamdar, Hiyav, Kaleyber, Makı, Marağa, Merend, Sulduz, Parsabad ve Tahran şehirlerinde yüzlerce Güney Azerbaycan Türk protestocu tutuklandı, dövüldü ve işkence gördü. Polis ve güvenlik güçleri gösteriye göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve cop kullanarak sert müdahalede bulundu. Gözaltına alınanların hepsi eylemlerde yakalanmadı. Protestolardan önce veya sonra onlarca Türk ulusal kültür aktivisti evlerinde veya işyerlerinde tutuklandı.
Erdebil
29 Eylül 2020’de aktivistler Erdebil şehrinin Cıral Parkı’nda Azerbaycan Ordusuna ve İran’ın Ermenistan’a yaptığı yardıma destek amacıyla bir protesto eylemi düzenledi. “Senin zaferin bizim zaferimizdir, Azerbaycan askeri” yazılı pankart açtılar. Eyleme katılanlar İran rejiminin güvenlik güçleri tarafından dövüldü ve tutuklandı.[37] Gözaltına alınanları bir odaya topladıktan sonra içeriye biber gazı sıktılar. Tutuklananlardan bazılarının gazın etkisiyle yüzlerinin derisi soyuldu. Bunlardan görme engelli olan Seccad Colani darp edildi ve burnu kırıldı.[38]
30 Eylül 2020’de Erdebil’de çok sayıda ulusal aktivist, Şeyh Safi’nin türbesi önünde Latin alfabesiyle yazılmış “Arkanızda bir millet, Azerbaycan ordusu” yazan bir posterle fotoğraf çektirdi.[39] Bunun üzerine 1 Ekim 2020’de Meysam Colani ve Ali Hayırcı’nın evi polis ve güvenlik güçleri tarafından basılarak tutuklandı. Güvenlik güçleri bahçe duvarını aşarak Ali Hayircı’nın evine baskın düzenledi. Daha sonra kendisini, tutuklanmalarını engellemeye çalışan aile üyelerini ve komşularını dövüp hakaret ettiler.[40] Olay videoya kaydedildi ve bu görüntüler halk arasında protestolara neden oldu. Daha sonra Ali Hayırcı’nın eşi Efsane Ekberzade, kocasının durumunu öğrenmek için Erdebil Savcılığı’nın 10’uncu dairesine başvurdu. Hakim tarafından hakarete uğradı ve tutuklandı. Bir günlük gözaltının ardından serbest bırakıldı.[41] Aralık 2020’de Erdebil 2. Ceza Mahkemesi 110. Dairesi, Meysam Colani ve Ali Hayırcı’yı “kafa karışıklığı yaratarak kamu düzenini bozmaya katkıda bulunmak” suçundan 4’er ay hapis ve 20’şer kırbaç cezasına çarptırdı.[42]
Erdebil güvenlik güçleri de o gece Muhsin İsmaili Ağdam ve Samet Nazmi’nin evlerine baskın düzenleyerek onları tutuklamaya çalıştı. Ancak komşularının güvenlik güçlerine direnmesi nedeniyle eylemcileri tutuklamak mümkün olmadı.[43]
Erdebil’deki eylemde tutuklanan 74 yaşındaki Perviz Siyabi, 5 Ekim’de kefaletle geçici olarak serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra dövüldüğünü göstermek için vücudunun resimlerini paylaştı. Fotoğraflarda sırtındaki ve kollarındaki morluklar, ağır şekilde dövüldüğünü gösteriyor.[44]
Savaşın başlamasının ardından büyük bir kalabalığa hitap eden Azerbaycanlı ulusal kültür aktivisti ve o dönemde Erdebil’de tutuklu bulunan düşünce mahkumu Abbas Lisani’nin akrabalarıyla görüşmesi ve telefonda görüşmesi yasaklandı.[45] Daha sonra bir süre izin verdiler ama 13 Kasım’da bu yasak yeniden getirildi. Abbas Lisani, kendisine uygulanan yasakları protesto etmek amacıyla 20 Kasım’da cezaevi müdürü ofisinde 5 saatlik oturma eylemi düzenledi. Eylem sonrasında yakınlarının kendisini ziyaret etmesine izin vermelerine rağmen telefon görüşmesi yasağını kaldırmadılar.[46]
9 Ekim 2021’de birçok ulusal kültür aktivisti Erdebil şehir mahkemesi tarafından mahkum edildi. Hüseyin Balahani, Asgar Ekbarzade, Mustafa Pervin, Murtaza Pervin, Mucteba Pervin, Hamid Haydari, Mohammad Colani, Subhan Bahshi, Mehdi Huşmend, Behmen Haircı ve Seccad Colani, İran İslam Cumhuriyeti Ceza Kanunu’nun 607. Maddesi uyarınca suçlu bulunarak cezaya çarptırıldı. Her birine 7 ay 16 gün hapis ve 74 kırbaç cezası verildi.[47]
Tebriz
1 Ekim’de Tebriz halkı Azerbaycan Ordusunu desteklemek ve İran’ın Ermenistan’a yaptığı yardıma karşı bir gösteri düzenledi. Burada gerçekleşen eylem en büyüğü olduğu için tutuklananların çoğu Tebriz’deydi. Eyleme katılanlar, “Yaşasın Azerbaycan”, “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır”, “Ölmeye hazırız, Babak’ın askerleriyiz” sloganları attı.[48] Güvenlik güçleri eyleme müdahale ederek eylemi dağıttı.[49] Yaklaşık 40 kişi tutuklandı ve çok sayıda katılımcı dövüldü. Rastaküçe Caddesi’nde bir grup vatandaş, gözaltına alınan miting katılımcılarından bazılarını çevik kuvvet polislerinin elinden almayı başardı.
“Gel gardaşım Meydana, silah gedir Erivan’a ”, Tebriz, 18 Ekim 2020.
İlerleyen günlerde Tebriz’de birçok küçük eylem yaşansa da, “Karabağ’a Destek” adı verilen ikinci büyük eylemin 18 Ekim’de yapılması planlandı. Ulusal aktivistlerin bu çağrısının ardından İran İstihbarat Bakanlığı çalışanları birçok aktivisti telefonla arayarak tutuklamakla tehdit etti, bir kısmını da ETTELAAT’a (İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı) çağırdı. 17 Ekim’deki eylem öncesinde Rasul Rezevi, Hüseyin Amir-Hicri ve Hüseyin Mohammadiyan gibi aktivistler tutuklanmıştı. Daha sonra tutuklamaların hukuka aykırı olduğunu belirterek açlık grevine başladılar.[50]
Tehdit, şiddet ve tutuklamalara rağmen 18 Ekim’de Tebriz’de “Karabağ’a Destek” eylemi düzenlendi. Polisin sert müdahalesine rağmen eylem aralıklı olarak gece saatlerine kadar devam etti. Eylemi izleyenler “Gel gardaşım Meydana, silah gedir Erivan’a ”, “Karabağ bizimdir, bizim olacak”,[51] “Ermenistan’ı korumak suçtur, suçtur”, Tebriz, Bakü, Ankara, selam olsun Turan’a! Gibi sloganlar attılar Ayrıca “Norduz gerek kapalı” sloganını kullanarak İran ile Ermenistan arasındaki Norduz sınır kapısının kapatılmasını talep ettiler. Eylemde erkeklerin yanı sıra çok sayıda kadın da gözaltına alındı. Hatta bazıları çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı.[52] Şima Elmasi, Habibe Barki, Mina Velipour, Sara Turi’nin yanı sıra Fatima İbrahimzade ve kızı Kevser Nimeti ile Mehtab Asgarinejad ve kızları Aylin Şirzadi tutuklandı.[53]
Gözaltına alınanlardan Siyamek Kuşi, geçici olarak serbest bırakıldıktan sonra gözaltına alındıkları ETTELAAT birimine bağlı gözaltı merkezinde müfettişlerin tutukluları dövdüğünü ve ailelerine hakaret ettiğini, tutuldukları 2 gün boyunca kendilerine içecek su bile verilmediğini söyledi. Gözaltına alındı, yemek isteyenler odadan çıkarılarak dövüldü. Ayrıca gözaltı merkezinde tutuklananlar arasında 30’dan fazla erkek ve 10’dan fazla kadın gördüğünü de sözlerine ekledi.[54]
Zencan
30 Eylül’de Zencan’da bir grup genç Azerbaycanlı, Olcaytu Hudabende’nin mezarı önünde “Vatan haritalardaki çizilen sınırlardan ötedir” yazılı bir poster açtı.[55]
1 Ekim’de Zencan halkı Azerbaycan’a destek vermek için şehrin ana meydanında toplandı. Ancak eylem başlamadan önce güvenlik görevlileri meydana geldi. Karabağ’a destek veren pankart ve pankart açanlar, sivil polisler tarafından şiddete maruz kaldı ve dövüldü. Güvenlik yetkilileri tarafından tutuklanan çok sayıda protestocu, diğer protestocuların yardımıyla serbest bırakıldı. Eylem, dağılmasından 1 saat sonra yeniden başladı. Katılımcılar, “Karabağ bizimdir ve bizim olacaktır” sloganı attı. Ancak güvenlik güçlerinin müdahalesiyle eylem yine bölündü ve aralarında Ekber Karabağı ve Mecid Kerimi de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.[56]
Urmiye
1 Ekim’de Urmiye’nin İmam ve Atayi caddelerinde mitingler düzenlendi. Mitinglere güvenlik görevlileri müdahale etti. Sonuç olarak Huşeng Negizade, Emir Gevheri, Sehend Behnemun, Rıza Halili, Cevat Rızayi, Aşkan Saadetmehr, Abulfazl Askeri tutuklandı. Daha sonra bazıları geçici olarak serbest bırakıldı. 22 Kasım’da Yunus Şirzad Cavan, Ramin Huda Bahş, Salar Tahir Afşar, Sehend Behnemun, Hüsniya İntihabi Hasanluyi, Ramin Dehgan, İrfan Mehdi Hanlı Saatlu, Emir İzzeti Haydarlu, Ferhad Muhammedi, Cevad Rızayi ve diğer aktivistler Urmiye Generali’nde tutuklandı ve 8- Devrimci Savcılığı’na çağrıldılar.
Hudaferin
18 Ekim 2020’de Hudaferin yerleşim yeri Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından Ermeni işgalinden kurtarıldı. Daha sonra Hudaferin ilçesinde yaşayan Güney Azerbaycanlı Türkleri Azerbaycan askerlerine tezahürat yaptığı videolar sosyal ağlarda yayıldı. Burada toplanan halk, askerleri alkışlayarak, “Azerbaycan bir olsun, istemeyen kör olsun”, “Yaşasın Azerbaycan” gibi sloganlar attı. Askerler de halkın sloganlarına destek verdi.[57] İlerleyen günlerde polis ve güvenlik güçleri halkın nehir kıyısına gitmesini yasakladı.
Daha sonra Hudaferin ilçesine “İmam Zaman” mekanik tugayı konuşlandırıldı.[58] 24 Ekim’de bölgeyi ziyaret eden İslam Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Mohammed Pakpur, tugayın Hudaferin ilçesi sakinlerini ve sınırlarını korumak için burada konuşlandırıldığını söyledi.[59] Ancak ordunun savaş sırasında Azerbaycan sınırına konuşlanması ve eğitim vermesi yerel halk tarafından protestoyla karşılandı.[60]
Karadağ’da yaşayan ulusal aktivist Vugar Nemat, RFE/RL’nin Azerbaycan servisine röportaj verdikten sonra 30 Ekim’de Keleyber’ın ETTELAAT güçleri tarafından tutuklandı. Bu röportajda Güney Azerbaycanlı Türklerin savaşları ve Azerbaycan ordusunun ilerleyişini sevinçle izlediklerini söyledi .61
Diğer bölgeler
1 Ekim’de Tahran’da İmam Hüseyin Meydanı ve 17 Şehriver Caddesi’nde Azerbaycan’a destek mitingi başladı.[62] Eyleme katılanlar, Azerbaycan bayrağını kaldırarak, “Ermenistan’a destek vermek suçtur”, “Norduz kapatılmalıdır”, “Yaşasın Azerbaycan”, “Karabağ can Karabağ, ben sana kurban Karabağ” ve “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır”.[63]
Hiyav ve Mugan bölgelerinde düzenlenen destek eylemlerinde Vehid Khavandi, Siyamek Seyfi, Kazım Safabahş, Mehdi Ibadullahi, Şehruz Himmetoğlu ve Peyman Ağayi gözaltına alındı. Sulduz’da halk Azerbaycan’a destek eylemi yapmak için belediyeye başvursa da hiçbir yanıt alamadı. Eylem gününden bir gün önce çok sayıda ulusal aktivist gözaltına alındı.
4 Ekim’de Said Sultani ve Babek Kıyumers Culfa şehrinde tutuklandı. Tebriz’deki ETTELAAT gözaltı merkezinde ve daha sonra Tebriz hapishanesinde 2 aydan fazla gözaltında tutuldular. Her ikisi de Aralık 2021’de Tebriz Devrim Mahkemesi 3. Şubesi tarafından İran Ceza Kanunu’nun 499. maddesi uyarınca “ülkenin güvenliğini baltalamak amacıyla yasadışı gruplara üye olmak” suçlamasıyla 2’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Ekim ayında Aydın Hilali, Nadarlı ilçesindeki dükkanının üzerini boyadı: “Karabağ bizimdir, bizim olacaktır!” sloganının yer aldığı bir poster astı. Bunun ardından dükkanı İran polisinin kamusal alan kontrol birimi tarafından kapatıldı. Murtuz Nurmohammadi ve Hüseyin Amani bu posterle ilgili olarak İran polisinin istihbarat dairesine çağrıldı.[64]
Birkaç gün önce 18 Ekim’de “Ermeni teröristlere destek vermeyin!” eylem çağrısı yapıldı. Bu çağrıda eylemin gerçekleşeceği yer ve zamanlar belirtilir. Organizatörler dağıttıkları posterde Norduz sınır kapısının kapatılmasını ve İran’ın Ermenistan’a verdiği desteğin durdurulmasını talep olarak dile getirdiler.[65]
18 Ekim’de Reşt kentinde Gilan vilayetinin İslam Kültür ve İrşat Dairesi önünde kentteki Türk halk tarafından Azerbaycan ordusuna destek eylemi düzenlendi. Eyleme katılanlar “Biz Azerbaycan’ın destekçisi değiliz, biz Azerbaycanın ta kendisiyiz” yazılı pankart açtı.[66] Bundan sonra Vedud Asadi, Mohammad Ayni, İbrahim Genci tutuklandı. Muhammad Ayni, “sistem aleyhine propaganda” ve “ulusal güvenliğe aykırı hareket” suçlamalarıyla yargılandı ve toplam 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Azerbaycan’a destek beyanları;
Güney Azerbaycan Demokratik Türk Birliği (GADTB), 27 Eylül’de, Azerbaycan ordusunun işgal altındaki toprakların terörle mücadele operasyonuyla kurtarılmasını doğru bir adım olarak ve uluslararası hukuk normlarına uygun olarak desteklediklerini açıkladı. bu konuda Azerbaycan devletinin ve Azerbaycan ordusunun yanındayız.[67]
1 Ekim’de İran’da yaşayan 100 Azerbaycanlı görüntü yönetmeni, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik askeri saldırısını kınayan ve Karabağ’ın Azerbaycan ordusu tarafından kurtarılmasına desteklerini ifade eden bir bildiri yayınladı.[68]
Azerbaycan’ı desteklemekten tutuklanan kişiler, iktidar yapıları tarafından Azerbaycan adına casusluk yapmak ve Azerbaycan’ın ortağı olmakla suçlandı, bu nedenle insanlar bunu 1 Ekim’de Azerbaycan Cumhuriyeti ve ordusunu desteklemek ve ayrıca Azerbaycan hükümetini protesto etmek için protesto ettiler. İran, “Biz Azerbaycan’ın ta kendisiyiz!” denilen eylemi başlattılar Eyleme katılanlar, “Azerbaycan’ın destekçisi değiliz, Azerbaycan’ın ta kendisiyiz” yazılı pankartlar taşıyarak fotoğraf çektirdi ve bunları sosyal ağlarda paylaştı.[69] Eyleme binlerce vatandaş katıldı.[70]
Kaşkayı Türklerinin ulusal-kültürel, siyasi ve sosyal aktivistleri, 1 Ekim’de Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik askeri saldırısını kınamanın yanı sıra, işgal altındaki bölgeleri Ermeni işgalinden kurtarmak için askeri operasyonlara başlayan Azerbaycan Ordusunu destekleyen ortak bir bildiri yayınladı. Bu açıklamada ayrıca Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması için mücadeleye hazır olduklarını da belirtmişlerdir.[71]
3 Ekim’de Uluslararası Af Örgütü, aralarında Esger Akbarzade, Murtaza Pervin, Mustafa Pervin, Muhammad Colani, Meysam Colani ve Ali Hayırcının da bulunduğu ve protestoların ilk gününde Erdebil’de tutuklanan 20 Türk aktivistin durumuyla ilgili endişelerini dile getirdi.[72 ]
3 Ekim’de İran’da yaşayan 669 Türk şair, yazar ve bilim adamı, Güney Azerbaycan Şairler ve Yazarlar Birliği’nin organizasyonuyla Azerbaycan’a destek veren bir açıklama yaptı. Açıklamalarında Karabağ’ın kayıtsız şartsız Ermeni işgalinden kurtarılmasını talep ettiler.[73]
Ekim ayında bir grup Güney Azerbaycanlı feminist Karabağ ihtilafına ilişkin bir bildiri yayınladı. Bu bildiride savaşı kınadılar ve işgale son verilmesinin yanı sıra barışın sağlanmasına yönelik BM kararlarının uygulanmasını talep ettiler.[74]
6 Ekim’de Güney Azerbaycan’da faaliyet gösteren Azerbaycan Öğrenci Hareketi, Azerbaycan’a destek bildirisi yayınladı. Öğrenci Hareketi’nin bildirisi, Tebriz, Hamedan, Urmiye, Gilan, Zencan, Erdebil ve Tahran gibi şehirlerdeki üniversitelerde faaliyet gösteren çeşitli öğrenci örgütleri, dergiler ve dernekler tarafından imzalandı.[75]
Tutuklulara destek
Ağustos 2020’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Azerbaycan diasporasının üyeleri, İran İslam Cumhuriyeti’nin Washington’daki çıkarlarını temsil eden ofis binası önünde bir protesto düzenledi. Bir bildiri yayınladılar ve İran hükümetinin Azerbaycanlıların haklarını savunan ulusal aktivistlere yönelik artan baskısını kınadılar. Ayrıca ulusal aktivistler Dr. Latif Hasanlı, Abbas Lisani, Alirıza Ferşi, Behnam Şeyhi, Hamid Manafi Nadarlı Çeşitli şehirlerde Temmuz 2020’de Azerbaycan Cumhuriyetine destek amacıyla düzenlenen mitinglere katılan ve tutuklanan Yasemen Zaferi, Hekime Ahmedi, Sadullah ve Rehim Sasaniyan, Hamid Cebbarlı, Maksud Fazlı ve diğerlerinin serbest bırakılmasını talep etti.[76]
Karabağ’a destek amacıyla düzenlenen mitinglerde insanların tutuklanmasına karşı çeşitli bölgelerdeki duvarlara sloganlar yazıldı. Erdebil’deki duvarlara “Azerbaycanlı sanatçılar ve siyasi aktivistleri özgür bırakın”, “Karabağ’ı destekleyen aktivistleri özgür bırakın” gibi sloganlar yazıldı.[77]
Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yaşayan insan hakları savunucuları, 14 Ekim 2021’de Güney Azerbaycanlı Türk aktivistlerin tutuklanmasına ilişkin BM İnsan Hakları Komitesi, Uluslararası Af Örgütü ve İran’a başvuruda bulundu. Güvenlik güçlerinin aktivistlere yönelik fiziksel güç ve işkence uygulamasını, insanlık dışı davranışlarını, insan hakları ihlali olarak tutuklanmalarını şiddetle kınadılar ve derhal serbest bırakılmalarını talep ettiler.[78]
Savaş bittikten sonra
Savaşın bitiminden sonra Güney Azerbaycanlı Türkler, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması münasebetiyle çeşitli şehirlerde zafer yürüyüşleri düzenlediler, tatlılar dağıttılar, kurbanlar sundular. Bu etkinliklerin bazılarına müzik ve dans da eşlik etti. Ancak İran güvenlik güçleri bu olayları engelledi, bazılarını tutukladı, bazılarını da tutuklamakla tehdit etti. Tebriz, Erdebil, Urmiye gibi şehirlerin merkezi meydanlarına erişimi kısıtladılar. Özel polis memurları şehir merkezlerinde yoğunlaşmıştır.[79]
Şuşa’nın serbest bırakıldığı haberinin ardından Urmiye’nin merkezi caddeleri olan Hayyam ve İmam caddelerinde halka şeker dağıtıldı. Dükkanların önünde tatlıların ve içeceklerin olduğu masalar kuruldu. Akşam Urmiye, Goşaçay, Tebriz ve çeşitli bölgelerde bulunan “Parke-jangali” parkında zaferi kutlamak için havai fişekler atıldı.[80]
Makü (Makı)şehrinde zaferi kutlayan Azerbaycanlılar, şehrin sokaklarında Azerbaycan bayrakları ve çeşitli sloganlarla konvoy düzenledi.[81] Makü sakini Ali Hüseynnejad, Şuşa’nın kurtuluşu nedeniyle memleketindeki halka şeker dağıttı. Sarab şehrinde Firuz Akili ve Babek Delkhuni, Karabağ’ın kurtuluşunu kutlamak için kurban kestikleri için tutuklandı.[83]
Kasım 2020’de Abbas Lisani’nin oğlu Oktay Lisani, Şuşa’nın işgalden kurtarılması vesilesiyle şeker dağıttığı için Erdebil Kamu İkram Tesisleri Kontrol Dairesi tarafından “kamuoyunu rahatsız etmekle” suçlandı. Erdebil pazarındaki dükkânı kapatıldı ve orada çalışmaya devam etmesi yasaklandı.[84]
Tikantepe şehrinde vatandaşların bayram etkinliğine Kamu İkram Tesisleri Kontrol Dairesi amirleri tarafından saldırı düzenlendi. 16 yaşındaki Emir Rıza Muradi Pehlivan, 16 yaşındaki Hüseyin Sedri ve 15 yaşındaki Ali Sedri tutuklandı. Daha sonra güvenlik güçleri, etkinliğe katılan üç ulusal kültür aktivisti Macit Zahidpur, Saeb Nehavendi Tikantepe ve Abdullah Gulami’yi de tutukladı. Bunun nedeni, havai fişek attıkları ve Azerbaycan’ın savaştaki zaferi hakkında ulusal sloganlar attıkları videonun yayılmasıydı. Gözaltına alınanlar saatlerce süren sorgunun ardından serbest bırakıldı. Karabağ’ın bağımsızlığını kutlamak amacıyla çektikleri video klibi yeniden paylaşmaları halinde tutuklanacakları tehdidinde bulunuldu.[85]
Son
Tutuklama haberlerini takip ederek, 2020 yılında İran’da Azerbaycan’a destek, İran ve Ermenistan’ı protesto amacıyla düzenlenen eylemlerde 300’e yakın Azerbaycanlının tutuklandığını tahmin etmek mümkün. Tutuklananlar arasında sadece protestocular değil Azerbaycan’ın zaferi nedeniyle kurban kesen, şeker dağıtan, havai fişek atan kişiler de rejim tarafından gözaltına alındı. Bunların arasında kadınlar, yaşlılar, gençler ve engelliler vardı. Hatta bazı kadınlar çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı. Örneğin Tebriz’de gözaltına alınan Fatma İbrahimzade, 13 yaşındaki kızı Kevser Nemati’nin önünde sorguya çekildi ve işkence gördü.[86] Tutuklular, gözaltı sırasında ve sonrasında cezaevlerinde dövüldü ve taciz edildi. Ayrıca bazı durumlarda tutuklananların gerek güvenlik güçlerinin baskısı nedeniyle gerekse gelecekte ülkede yaşamayı düşündükleri için ya da işlerini kaybetmek istemedikleri için herhangi bir internet sitesinde veya raporda isimlerinin geçmesini istemedikleri dikkate alınmalıdır. Bu nedenle aileleri tutuklananlarla ilgili bilgi vermiyor.
Güney Azerbaycanlı Türklerin baskısıyla İran topraklarından Ermenistan’a getirilen Kamaz askeri TIR’ları bir süre sonra sınırda alıkonuldu ve savaşın sonuna kadar Ermenistan’a girişlerine izin verilmedi. Ancak bu konu netleşmeden birkaç gün içerisinde askeri malzemeler Ermenistan’a teslim edildi. Bu yüklerin içinde ne olduğu tam olarak bilinmiyor. Ancak her halükarda İranlı yetkililerin onayladığı kamyonlar bile askeri amaçlıydı, bu dönemde Ermenistan topraklarına ne kadar askeri kargonun geçtiğine dair bir bilgi yok.
Gazeteci Perviz Yari, Mart 2021’de verdiği röportajda eylemler sırasında ve sonrasında 2020’de 242 Türk aktivistin tutuklandığını kaydetti. Tutuklananlar arasında onlarca kadın da vardı. Eyleme katılanlardan bazıları da kırbaçlandı. İnsan hakları savunucuları Jele Tebrizli ve Şahin Hıyavlı’ya göre mahkemelerin bu cezayı vermelerindeki amaç ulusal aktivistlerin onurunu aşağılamaktı.[87]
Bu yazıyı yazmaktaki amacım bu zor günlerde soydaşlarımızın yanımızda olduğunu göstermektir. Bazen her gün Güney Azerbaycan ile ilgili haberleri takip eden ben bile o dönemin olaylarını unutuyorum. Bu yazının konunun farkında olanlara olduğu kadar bilmeyenlere de bir anı kitabı olmasını diliyorum. Soydaşlarımızın acılarını unutmayalım ve bir gün desteğimize ihtiyaç duyacaklarını bilelim. O gün çok uzakta değil.
—————————————————————————————————————————————–
[1] Muhammed Hatami Tantekin, Tebriz’de kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti döneminde ADF gençlik örgütünün bir üyesiydi. Ulusal hükümetin çöküşünden sonra kendisi ve ailesi Azerbaycan’ın kuzeyine taşındı. 20. Yüzyılın sonlarında Azerbaycan’da gerçekleşen Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin ana öncü güçlerinden biri olan Çenlibel örgütünü kurdu. Kanlı Ocak olaylarının ardından Halil, Rıza Ulutürk ile birlikte Sovyet hükümeti tarafından tutuklanarak Moskova’daki Lefortovo hapishanesine götürüldü. 9 ay tutuklu kaldıktan sonra geri döndü ve Kurtuluş Taburu’nun bir parçası olarak Birinci Karabağ Savaşı’na katıldı.
[2] İsfendiyar Coşgun – Tebriz’de kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti döneminde adanmışlar grubunun bir üyesiydi. Ulusal hükümetin dağılmasının ardından ailesiyle birlikte Azerbaycan’ın kuzeyine taşındı. 1948 yılında İsmail Tarıkpeyman ile birlikte asıl amacı gençler arasında siyasi propaganda yapmak ve bütün bir Azerbaycan’ı inşa etmek olan “Genç Muhafızlar” adında gizli bir örgüt kurdu. Daha sonra örgüt dağıtıldı ve üyeleri Sibirya’ya sürüldü. Sovyet hükümetine karşı muhalif olarak tanındı. “Çenlibel” ve “Birlik” kuruluşlarının kuruluşunda görev aldı. 1989’daki eylemlerden birinde 31 kişiyle birlikte tutuklandı. Gerek tutuklanması sırasında dayak yemesi, gerekse tutulduğu hücreye gaz sıkılması sağlığını olumsuz etkiledi. Cezaevinden çıktıktan sonra hayatını kaybetti.
[3]Sirus Tebrizli – Tebriz’de doğdu, Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin önde gelen isimlerinden ve Yeni Azerbaycan Partisi’nin kurucu üyelerinden biriydi. Azerbaycan Milli Meclisi 1. Ve 2. Dönem milletvekili aynı zamanda 1997-2000 yıllarında Azerbaycan Basın ve Enformasyon Bakanı olarak görev yaptı. 2007 yılında bir konuşmasında parti üyelerini ve bazı hükümet yetkililerini eleştirdiği için partiden ihraç edildi.
[4] Rıza Dıkkati – Tebriz doğumlu, fotoğrafçı ve foto muhabiri. 1981’den beri Fransa’da yaşıyor. National Geographic Society’nin fotoğrafçısıdır. Kanlı Ocak trajedisinden sonra ülkeye geldi. Burada olanları gizlice filme aldı, ardından fotoğrafları yabancı ülkelerde yayınladı. Birinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’a geldi. Burada birçok önemli tarihi anı fotoğraflayarak yurt dışına duyurdu.
[5] Təbrizdə Ermənistanın konsulluğu açılır / Azadlıq Radiosu
[6] Abbas Lisani- Prisoner of Conscience / Amnesty International
[7] UA 163/06. Incommunicado detention/Fear of torture/Medical concern / Amnesty International
[8] Սելֆի Իրանի հայ համայնքի հետ՝ «Արարատ» ակումբում:) / Nikol Paşinyanın rəsmi feysbuk hesabı
[9] Güney Azərbaycandan ermənilərə cavab: Araratın divarında “Qarabağ Azərbaycanın ayrılmaz parçasıdır” şüarı yazıldı-Şəkil / GADTB
[10] بازداشت سه تن از هواداران تیم تراختور در ورزشگاه سهند / araznews.org
[11] СМИ: В Иране к азербайджанцам, задержанным за протесты против провокационного селфи Пашиняна, применяются пытки – ФОТО – ВИДЕО / 1news.az
[12] Qarabağ bizimdi bizim olacaq şüarı Təbrizdə / GADTB
[13] Qarabağ bizimdir bizim olacaq baneri Təbrizdə / GADTB
[14] Təbrizdə Azərbaycan bayrağı / YouTube | Kamran Ədalət
[15] South Azerbaijanis Stand Up For Karabakh: ” Karabakh is Ours, Will Remain As Such!” / southazerbaijan.com
[16] 29 azərbaycanlı fəala fiziki zorakılıq – İran həbsxanasında / teleqraf.com
[17] Tehranda erməni konsulluğuna vərəqələr yapışdırıldı / axar.az
[18] Urmiyada da Qarabağ şüarı… – VİDEO / aznews.az
[19] Rejimin stadionu mühasirəyə almasına baxmayaraq Təbrizdə Qarabağ şüarı səsləndi – Video / GADTB
[20] “Traktor” azərkeşlərindən Azərbaycana dəstək şüarları: “Qarabağ bizimdir, bizim olacaq!” – VİDEO / press.az
[21] İran maşınları Qarabağa yük daşıyır / YouTube | Vüsal Məmmədzadə
[22] Iranian trucks in Karabakh spark protest in Azerbaijan / eurasianet.org | Joshua Kucera
[23] Iran Denies Facilitating Transfer of Russian Arms to Armenia / caspiannews.com | Orkhan Jalilov
[24] Qarabağdakı müharibə; İrandakı Türk vətəndaşların üçüncü həbs dalğasının başlanğıcı / iranwire.com
[25] İran Azərbaycanında Qarabağa dəstək mitinqi sərt şəkildə dağıdılıb / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[26] Beş Təbrizli vətəndaş cəmi beş il həbs və 300 şallaq cəzasına məhkum edildilər / iranwire.com
[27] İran Azərbaycanında iki milli fəala bəraət qazandırılıb / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[28] İranda 18 türk fəalın saxlandığı deyilir / Azadlıq Radiosu
[29] The condition of Azerbaijani activists arrested in recent days / aznews.tv
[30] مراجعه جوانان در تبریز برای ثبت نام جهت آزادسازی قره باغ به کنسولگری آزربایجان شمالی / araznews.org
[31] Iran denies allowing passage of weapons into Armenia after video emerges on social media / intellinews.com
[32] Tehran Denies Sending Russian Arms To Armenia Via Iran / Radio Farda
[33] انتقال کامیونهای روسی از خاک ایران! / iribnews.ir
[34] İran səfirindən gözlənilməz açıqlamalar – RƏSMİLƏR / Baku TV – 13:49
[35] Protests Erupt In Iran Backing Azerbaijan In Nagorno-Karabakh Conflict / Radio Free Europe/Radio Liberty
[36] Təbrizdə Azərbaycan ordusuna dəstək aksiyası / Meydan TV
[37] İran polisi Ərdəbildə Qarabağa dəstək mitinqini sərt şəkildə dağıdıb / Amerikanın Səsi
[38] تشدید نگرانیها در پانزدهمین روز بیخبری از وضعیت بازداشتشدگان پارک جیرال اردبیل / iranwire.com
[39] Ərdəbildə Azərbaycan Ordusuna dəstək aksiyası: 50 nəfərədək soydaşımız saxlanılıb / ayna.az
[40] Güneyli fəal Əli Xeyrcu Ərdəbil Kəşfiyyat İdarəsinə çağırılıb / Amerikanın Səsi
[41] Qarabağ muharibəsində Azərbaycanı dəstəkləyən İki Ərdabili mədəni fəal şallaq və həbs cəzasına məhkum edildi / iranwire.com
[42] “Ərdəbildə Azərbaycana dəstək aksiyası ilə bağlı iki fəalın hökmü qüvvədə saxlanılıb” / azadliq.info
[43] İranın on şəhərində keçirilən etiraz mitinqlərindən sonra ən az altmış nəfər saxlanılıb / iranwire.com
[44] “Ərdəbilli fəal işgəncələrə məruz qalıb” / Amerikanın Səsi
[45] “Iranda həbsdə olan Abbas Lisaninin ziyarət və telefon əlaqələrinə qadağa qoyulub” / Amerikanın Səsi
[46] “Abbas Lisani ona qoyulmuş qadağalara etiraz olaraq oturaq aksiya keçirib” / Amerikanın Səsi
[47] “Ərdəbildə Qarabağa dəstək aksiyası ilə əlaqədar 12 vətəndaşa ümumilikdə 15 il həbs və 888 şallaq cəzası kəsilib” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[48] Təbriz 2020/10/01 – Qarbağ üçün Azərbaycan ordusuna dəstək / Oğuz TV
[49] حمله پلیس به تجمع تبریز در حمایت از جمهوری آذربایجان در جنگ قره باغ / VOA Farsi
[50] “Əkbər Mühaciri Təbrizin mərkəzi həbsxanasına köçürülüb” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[51] Təbrizdə daha bir Qarabağ aksiyası / YouTube – Açıq Azərbaycan
[52] “گزارشی تازه از بازداشت شدگان اعتراضات آذربایجان به ادامه فعالیت گمرک نوردوز” / aznews.tv
[53] “Qarabağa dəstək” aksiyalarında saxlanılan qadınların adları açıqlanıb” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[54] “Siyamək Kuşi: İki günə yaxın bizi döydülər, ac və susuz saxladılar” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[55] Mehdili, Məhsa. 44 günlük Qarabağ savaşında Güney Azərbaycan (az.). Bakı: Azərbaycan Yüksəliş Partiyası kitabxanası. 2022. 116. ISBN 9789952377880.
[56] “İranın on şəhərində keçirilən etiraz mitinqlərindən sonra ən az altmış nəfər saxlanılıb”. / iranwire.com
[57] Tarixi Xudafərin körpüsü üzərində Azərbaycan bayrağı ucaldı / DSX Media
[58] “ایران در مرز جمهوری آذربایجان نیرو و سلاح سنگین مستقر کرد – DW – ۱۳۹۹/۸/۴” / dw.com
[59] “فرمانده نیروی زمینی سپاه از شهرستان خداآفرین بازدید کرد” / irna.ir
[60] “Nəcəf Neməti: İranın Azərbaycanla sərhəddə hərbi texnika yerləşdirməsi yerli əhalinin narazılığına səbəb olub” / Amerikanın Səsi
[61] “Arazın o tayında da Əliyevin tvitini gözləyənlər var: ‘Burda hamı Qarabağdan danışır’” / Azadlıq Radiosu
[62] “تجمع در تهران و تبریز در حمایت از جمهوری آذربایجان”. / independentpersian.com
[63] تظاهرات در تهران و تبریز در حمایت از جمهوری آذربایجان / al-ain.com
[64] “İran Azərbaycanında ‘Qarabağ bizimdir’ plakatını nümayiş etdirən vətəndaşın mağazası möhürlənib” / Amerikanın Səsi
[65] Güney Azərbaycanda İrandan Ermənistana silah-sursatın daşınmasına etirazlar bazar günü keçiriləcək / GADTB
[66] “Vədud Əsədi Rəşt həbsxanasına köçürülüb” / iranwire.com
[67] “GADTB başqanı Əjdər Tağızadənin Azərbaycan ordusunun Ermənistanın cəbhədə təxribatına layiqli cavabı ilə bağlı bildirişi” / GADTB
[68] “بیانیه جمعی از سینماگران آذربایجانی ایران در حمایت از آزادی قرهباغ؛ به اشغال قرهباغ خاتمه دهید” / aznews.tv
[69] Güneydə “Biz Azərbaycanın ÖZÜYÜK, qardaşı DEYİLİK” adlı KAMPANİYAYA MİNLƏRLƏ HƏMVƏTƏNİMİZ QOŞULDU / Kanal 13
[70] “”We are Azerbaijan” campaign is gaining popularity • Aznews TV” / aznews.tv
[71] “Qaşqay türkləri bəyanat yaymaqla Ermənistanın Azərbaycana hərbi təcavüzünü pislədilər” / GADTB
[72] Urgent action / Amnesty International
[73] بیانیه جمعی از شاعران و نویسندگان آذری ایران در حمایت از آزادسازی قره باغ / qafqaz.ir
[74] “Bir qrup güneyli feminist Qarabağ münaqişəsi ilə bağlı bəyanat yayıb” / Amerikanın Səsi | Əlirza Quluncu
[75] “Azərbaycan Tələbə Hərəkatının son Dağlıq Qarabağ münaqişəsi ilə bağlı bəyanatı” / GADTB
[76] “Azərbaycanlılar Vaşinqtonda etiraz aksiyası keçirib” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[77] “İranda Qarabağa dəstək mitinqlərində həbslərə etiraz olaraq Ərdəbil divarlarında şüarlar yazılıb” / Amerikanın Səsi
[78] “Azərbaycanlı hüquq müdafiəçiləri fəalların həbsi ilə bağlı İrana müraciət ünvanlayıb” / Amerikanın Səsi | Türkan Bəşir
[79] “Şuşanın azad edilməsi İran rejimini qorxuya saldı-Şəkil” / GADTB
[80] “Güney Azərbaycan şəhərlər Şuşanın azad edilməsini bayram etdi-Video” / GADTB
[81] “Güney Azərbaycan şəhərlər Şuşanın azad edilməsini bayram etdi-Video” / GADTB
[82] “Ermənipərəst İran rejimi Şuşanın azad edilməsinə sevindiyinə görə Əli Hüseynnəjad Əsli həbs edib” / GADTB
[83] “İran Azərbaycanında Qarabağ şənliklərində iştirak edənlər həbs edilir” / Amerikanın Səsi | Hamid Məlioğlu
[84] “Qarabağ müharibəsi bitdikdən sonra ən az 13 nəfər qoyun qurban kəsdikləri üçün tutuldular” / iranwire.com
[85] “Qarabağ müharibəsi bitdikdən sonra ən az 13 nəfər qoyun qurban kəsdikləri üçün tutuldular” / iranwire.com
[86] “Pərviz Yari: İran Azərbaycanında mədəni fəallar çətin bir il yaşadılar” / Amerikanın Səsi | Əlirza Quluncu
[87] “Jalə Təbrizli: Artıq BMT-də İran Azərbaycanının problemlərini daha çox səsləndirməyə imkanımız var” / Amerikanın Səsi | Əlirza Quluncu
Bu yazı www.milliyyet.info websitesinden alınarak Azerbaycan Türkçesinden İstanbul Türkçesine aktarılmıştır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.