34,8703$% 0.07
36,6640€% -0.14
3.028,83%0,45
4.942,00%0,04
19.767,00%0,05
Ayvazullah Safari, belki de orta ve güney İran’daki ilk ve en ünlü milli duygulu Türk şairidir. Ayvazullah Safari, Başta Kaşkayı Türkleri olmak üzere İran Türkeri’nin hikâyesini, haklarını, uğradıkları haksızlıkları ve milli taleplerini yazan ve yüksek sesle haykıran bir şairdir. Ayvazullah Safari, Kaşkayı Türklerinin edebî muhitinde, hak istemesinde ve milli mücadelesinde şüphesiz en parlak yıldızdır. Ne yazık ki Kaşkayı Türkeri’nin edebî topluluğunun bu parlak yıldızı sadece İran edebi topluluğunda değil hatta İran Türk toplumu arasında bile yeterince tanıtılmamıştır. Tabii olarak bu milli şairimiz, Türkiye’de de tanıtılamamıştır.
Bu yazıda şairin hayatının bazı köşelerine girmeye ve daha sonra şiirlerinin içeriğine kısa bir göz atmaya çalışılmıştır. Ayvazullah Safari, şiirlerinde Türk milli kültürünü ve özellikle İran’ının güney ve merkezi bölgelerinde yaşayan Türklerin milli kimliğini dünyaya tanıtır. Ayvazullah Safari, şiirlerinde kültürel özgürlüğün ve bağımsızlığı, milli kimliğin önemine değinir. İran coğrafyasında Türklerin anadilinin ezilmesinden şikâyetçidir ve bu şikâyetini şiirlerinde daima en sert şekilde ifade etmektedir. Popüler bir şair olmak, bir milletin şairi konumunda olmak ve bir şairin milleti adına ve sevgisine şiir söylemek her şairin başarabildiği bir iş değildir. Milletlerinin acısını konuşan şairlerin sayısı, dünyada da ancak parmakla sayılabilir durumdadır. Ayvazullah Safari bu sınıfta olmaktan ziyade, aynı zamanda İran’ının güney ve merkezi Türkleri arasında en yüksek rütbededir ve şüphesiz dünya Türkleri arasında, milliyetçi şairlerden ve sanatçılardan biridir. Şairin güzel ve nazik duygusu, düşüncesi milletinin en ufak acısına bile merhemdir. Duygusu ve kalemi hakkı çizebilen bir kılıçtır. Şiirlerinde, milletinin hakkına ayak basanlara karşı öfke ve kızgınlık vardır. Ayvazullah Safari, şiirlerini günümüzde Türk edebiyatında, özellikle İran’ın güney ve merkezi Türklerinde önemli ve kıymetli bir edebiyat hazinesidir.
Ayvazullah Safari, çağdaş Kaşkayı şiirinde ve hatta Türk dünyası şiirinde birçok şiir biçimi ve şablonun kurucusudur.
Ayvazullah Safari, müzikteki sözcük düzeninin gücünü de çok iyi bilir ve Kaşkayı müzikçileriyle iş birliği hâlinde bu yolda da çalışır.
Şairin hayatı
Ayvazullah Safari, Nisan 1969’da Kaşkayı konargöçerlerinin kışlağı sayılan kır-Karzin şehrinin Hengâm bölgesinde doğmuştur. Bölgedeki göçebelerinin okullardan Keşküllü tayfasına ait olan okulda eğitime başlamıştır. Eğitimini, Abu-Ekser adlı okulda ortaokulla başlayarak devam edip, ortaokulunun son yılını Firuzabad şehrinin yakınındaki Caydeşt adlı köyde tamamlamıştır. 1982’de daha 13 yaşındayken gönüllü olarak İran-Irak savaşına katılıp 1 yıl boyunca savaş cephesinde bulunmuştur. Daha sonra, Firuzabad pedagoji okluna girmiş ve eğitimini sosyal bilimler eğitimi ana bilim dalında tamamlamıştır. Bu yılarda akademik hayatı dışında siyasi ve edebî hayatta da faaliyette bulunmuş ve onlarla ilgili okuma ve araştırmaya başlamıştır. Kendisi, Muhammed Hüseyin Rükünzade Ademiyet tarafından yazılan Fars ve Cenge Beynelmilel (Fars ve Dünya Savaşı) adlı kitap, “bende olan savaşçı Türklük ruhunu diriltti” demektedir. Hakikaten de öyledir, ancak bu kez silah tüfek ve mermi değil ya da savaş ve cephe alanı değildir, hakikatin tüfeği olan kalemdir.
Tek başına engelleri geçip gerçekleri şovenizmin elinden kurtarıp ortaya çıkartır. Ayvazullah Safari’nin şiirleri, şirden ziyade tarih, tarihî gerçekle ve hak mücadelesidir. Şiirler gerçeği, edebî gücü, felsefeyi ve benzerini birlikte içerir. İlk yazılı eseri de adından belli olduğu gibi oldukça sanatsal ve felsefidir. “Ateşte Doğum” adlı kitapta Behmen Han Kaşkayı ve dava arkadaşlarının zalim şah rejimi tarafından işkence ve idam edilmesi bir hikâye biçiminde yazmıştır.
Ayvazullah Safari, Esadullah Merdani gibi büyük dilbilimciler nezdinde kendi anadili olan Kaşkayı Türkçesinde de gerektiği kadar ders almış ve Türkçenin şiir diyarına adım atmıştır. Bu diyarda hızlıca zirvelere çıkmış, Kaşkayılar’ın durgun ve baskıda kalmış şiir ve edebiyatına büyük bir devrim yapmıştır.
Ayvazullah Safari, İran’ın güney ve merkezi bölgesindeki gerek Kaşkayı gerekse Kaşkayı olamayan (Halaç, Bıçakçı) Türklerin şirini geleneksel şekilden çıkarmış ve müzik değişimlerine de büyük bir giriş oluşturmuştur. Ayvazullah Safari, Kaşkayı Türkçesinin çağdaş şiirlerinde ilktir. Ayvazullah Safari, sadece eskiden Kaşkayı Türkçesinde var olan biçimlerde değil yeni biçimlerde de Kaşkayı Türkçesinde üretip şiirler söylemiştir ve böylece bir sürü şairin dikkatini bu yeni biçimlere çekip onlarında bu biçimlerde faaliyet göstermesini sağlamıştır. Böylece genel açıdan koşma (koşma sözcüğü Kaşkayı Türkçesinde biçimden ziyade şiir sözcüğü anlamını da taşır) adından yola çıkarak iki tür yeni adlandırma Kaşkayı şiirine Ayvazullah tarafından artırılmıştır. Bunlar da “yengi qoşma”[1] ve “ağca qoşma[2]” dır. Bu bağlamda yeni şiir biçiminin doğuşu, Kaşkayı Türklerinde 1996’dır ve bu tarz ve biçimlerin babası Ayvazullah Safari’dir. Kaşkayılarda bu yeni biçimde söylenen ilk şiir Ayvazullah Safari’nin “İl Paygamı[3]” adlı şiiridir. Üstat Şehriyar’ın “Sehendim” şiirine benzer olan bu şiir, “Sehendim” şiiri gibi Türk edebiyatında bir şaheser olarak görülmelidir. Ayvazullah Safari, yukarıda söz etiğimiz biçimleri diğer Türk dünyasında olan biçimlerden almış adlandırmış olsa da hiçbir yerde benzeri olmayan biçimlerde ortaya çıkarmıştır ki günümüzde bu biçimlerde Kaşkayı Türkleri arasında şiir söyleyen yeni şairler de bulunmaktadır. İlerleyen bölümlerde bu biçimlerden örnek vererek onları tanıtılmıştır. Ayvazullah Safari, bir sürü araştırmaya dayalı, tarihî, felsefi, roman ve sosyal kitap yazmasına rağmen onun “Yetim Yal” adlı ünlü eseri ve şiirleri ile katıldığı festival ve toplantılar, bir şair olarak tanınmasını sağlamıştır.
Ayvazullah Safari’nin, kuzeniyle olan evliliğinden bir kız çocuğu olmuştur. Ayvazullah Safari, kızı için seçtiği Asena adını, İran yasalarına göre kızının nüfus cüzdanına kayıt ettirememiştir. Ve lisanslı ve izinli olan Sona[4] adını bir Türkçe kökenli ad olduğu için kızına ad seçmiştir. Ayvazullah Safari, şiirlerinde defalarca kızını da milliyetçiliğe ve milletinin hakkını savunmaya davet eder. Aşağıda kızına yazdığı bir mektubun bazı parçalarından örnekler sunulmuştur:
Mektup[5]
Kızım sona, senin için bu güzel isimi sebepsiz seçmedim. Dünyaya göz açtığın andan itibaren (28 Şubat 1996’da öğlen saat 12: 28’de), şimdiye kadar ve gelecekte senin daima bir sona olacağını düşünüyorum. Kendi türünde en güzel ve asil olan kuş. Tanrı’nın iradesini ve teolojisini sembolize eden yeşil taçlı bir kuş. Güzel kızım, dediklerim kendini tanımadan imkânsızdır. Kendini tanımak, Tanrı’yı tanımak demektir. Sana senden daha yakın olan Tanrı, Kaşkayı’nın en büyük arifi Mirza Mezun ’un dediği gibi:
O mənə[6], məndən yaxındır[7] / mən anglamam[8] hansı yanda,
Böylece kendini bul, Tanrı’yı bulmak için. Kızım, insan olduğunu ve en yüksek varlığa kadar gidebileceğini bil. Hangi daldan ve hangi ağaçtan olduğunu hiçbir zaman unutma. Her zaman hangi dalın yaprağısın, o yaprak hangi ağaçtandır bil ve unutma. Sadece yaprak kalma, daima bir ağacın yaprağı olduğunu bil, sen tek başına bir yapraksın ama milletinle birlikte siz bir ağaçsınız. Dünyanın acımasız rüzgârları karşısında ancak ve ancak ağaç olmakla yaşamak mümkündür, yoksa soluk, sararmış bir yaprak ancak ayakaltı olabilir.
Sana, yakasının beyazlığından dostluk sembolü olan kuş, Sona dedim. Sevilebilmek için hep diğerlerini sev, sev ve sev. Herhangi bir canlıya zarar vermeyen sona olmanı istiyorum. Yaşaması için fakat kendi çabalarına güvenen ve başka bir yaratıkla savaşmayan sona. İşte bu yüzden sona olmaya çalış. Sana Sona, fakat kendi türü ile birlik kuran kuş dedim. Her zaman sende bir sona gibi kendi milletinle ol! Çünkü seni her kesten daha iyi anacak kendi milletin tanır ve anlar ve seni her şekilde takdir eder.
Evet! Ben sana Sona dedim. Dalgalara çarpmaktan korkmayan ve coşkun, öfkeli sularda yolunu bulan kuş. Uçuşu yüksekliğe olan, avcılara yakalanmayan, kendi kuşağına dalgalı hayatı öğreten kuş.
Kızım, sen bir sonasın, yoksullukta yiyeceğini diğerleri ile bölebilen bir sona, zaman zaman anasız civcivleri gerçek sonalık yetiştirmek için kendi kanatları altına sığdırabilen bir sona. Umarım her zaman sona kalasın. Kızım, Azerbaycanlı bir şair dostum, sana Kaşkayı ilinin kızı demişti. Kaşkayı ilinin kızı olmak için şefkatli ve milliyetçi olman gerekir, böylece kızım her zaman ilini sev. Kaşkayı olmayı sadece dil ve kıyafette sınırlama, her açıdan Kaşkay ol. Babandan sorarsan Kaşkayılık herkese verilmeyen bir şeref ve haysiyettir. Tarihin derinliklerinden eşsiz bir mücevher olarak sana miras kalan mükemmel bir kültürdür, Kaşkayı olmak!
Senden, Kaşkayı’nın kızı olmak kadar sona olmanı ve sona olmak kadar Kaşkayı kızı olmanı istiyorum. Büyük Tanrı’dan da senin bu mirası korumaya layık olacağını diliyorum. Eğer bu mirasın koruması yetkisine sahip olursan, o zaman artık yalnız değilsin ve Kaşkayı’da olan tüm kızlar ve oğullar senin kardeşlerindir.
Ben, sana Kaşkayı ilinin kızı bile desem, sen Kaşkayı ilini bir anne sevgisi ile sev, çünkü annenin sevgisi koşulsuz bir sevgidir, baban da bir anne sevgisi ile Kaşkayı ilini seviyor.
ESERLERİ
Anadilini bilmeyen, korumayan ve anadili yolunda çalışmayanın hayatını boş gören Ayvazullah Safari Keşküllü, büyük bir zekâyla ve gayretle hizmet edebilecek uzun ve dolambaçlı bir yolculuğa ayak koymuştur!
Ayvazullah Safari, Kaşkayı şiirindeki tüm temellere, yapılara, hece, serbest ve aruz ölçülerine bilinçli bir şekilde meydan okur ve onları gerektiği en düzgün şekilde kullanır. Ayvazullah Safari, sadece halkın itiraz ve isyan dili değildir, onların sevda ve aşklarının de dilidir. Ayvazullah Safari, Kaşkayı milletinin aynı zamanda sesidir. Milletinin daveti ile şehirden şehre, toplantıdan toplantıya, oturumdan oturuma gider ve şiirini halkına sunar.
Ayvazullah Safari’nin eserleri şunlardır:
Basılmış eserler:
Basıma Hazırlanan Eserler:
Bu bölümde Ayvazullah Safari’nin şiirlerinin içeriğini incelemeye çalışacağız. Daha önce de belirtildiği gibi, şiirinin en önemli konularından biri İran Türklerinin sorunları ve konularıdır.
Kaşkayı Türklerinin konargöçerlikten zorla şehirlere yerleşmesi, halkının gasp edilen hakları, yoksulluk ve fakirlik, Kaşkayı Türklerinin savaşları ve siyasi kararları, gençlik, sevgi ve diğer bir sürü konular, şiirlerinin kapsamındadır. Ayvazullah Safari’nin şiirlerini de nesirlerini de okurken dikkati çeken nokta, kullandığı sözlerin derin bir düşünce süzgecinden geçirildiğidir.
Ancak anadili yani Türkçe, İran Türkülüğünün milli kimliği, özgürlük ve kültürel bağımsızlığa engel ve baskı olanlara haykırmak, şiirlerinde öne çıkan konulardır. Kaşkayı Türkçesinde yeni şiir biçiminin doğuşu olan “il paygamı” parçasında bu konular iyi bir şekilde ele alınmıştır. Bu parçada eşsiz bir sanatla, umut, tavsiye, öğüt, gelecek, kimlik ve daha fazlasını birleştirir. Ayvazullah Safari, kendi milletine o kadar âşık, o kadar büyülenmiştir ki, milletinin sonunda hiçbir başarısızlık görmez ve o kadar umutludur ki “Kaşkayı’dan kör bir kız kalmış olsa bile Kaşkayı yeniden doğacaktır” der:
Bircə kör qız[9] da ki yurdungda[10] qala bir ağır eldir[11](ildir)
Tökülən gözləri yaşı, dəvirən zülüm evi seldir
Bütün baskılara rağmen şiirlerinde sosyal ve siyasal olayların iç yüzünü, hükümetteki haksızlık ve ahlâksızlıkları dolaylı biçimde anlatmaktan vazgeçmemiş, baskı rejimlerinde görüldüğü gibi zamanı ve yeri değiştirerek asıl söylemek istediklerini halka ulaştırmada büyük başarı sağlamıştır.
Bazen kalbinin içindeki üzüntüler göğsünü parçalayacak gibidir, sevgiyle bir baba gibi milletinin halına ağlıyor ve onları ihmal uykusundan uyandırmaya seslenir:
Ağır el, hay uca dağ başıngı qar aldı məğər səning
Səhmi – Soletli[12] nər[13] aslan biyə yurdungda səning yox?
İgit[14] oğlan biyə yurdungda səning yox?
Oyan ay el, oyan!
Ayrıca bir milletin varlığında ve kültüründe dil öğesinin rolünün de farkındadır, bu nedenle aşağıdaki kaç beyte milletinin dilinin kaybolduğunu inananlara güçlü bir şekilde cevap verir:
Mən Türkəm öz dilim iftixarimdir
Bir əvrən önüçəz naz dil varımdır
Kim demiş Qaşqayı dil mühtacıdır
Aslanıng quyruğu tilki tacıdır
Vatanının ve halkının acılarını, şahsi acıları gibi kendi kalp ateşinde pişirerek söz incilerini dizen Ayvazullah Safari, işlediği konular ve o konulara yaklaşım tarzıyla, tam bir millet şairi ve gönül adamı portresi çizer. Birçok mahrumiyetlere maruz kalmış olan milletine bazen de kızar, “il paygamı” şiirinin açılış kısmında, asimilasyon ve baskı hakkında uyarır ve ihmallerden şikâyetçi olur ve onları uyanık olmaya çağırır:
Ayıq ol ayılmaz yatanım da var
Bir kaslı batlağa batanım da var
Mən qafıl sağıldım özgə yanına
Su döktüm özgələr dəğirmanına
Ayılıp düşmanı səçing ayırıng
Dil inən bu elə rütbə qayorung [15]
Barışmaz düşmanlar dil düşmanıdır
Dilindən qaçan Türk el düşmanıdır
Uşaq ki tanımır sol o sağını
Anası kör etmiş el ocağını
Kim sayar kim gəzir belə[16] milləti
Olmuşdur dünyada qurbanlıq əti
hər dördü – beşi bir yerdən asılmış
karvanı soyulmuş yollar bosolmuş
dört milion san quzu dört milion ceyran
şovinizm çəngində[17] yaralı al qan
ama sən bilmeyrəng hansı kimsədən
ayrılding köküngdən bir qola nədən
dört milion bağlıdır beş yüz milyona
göz yaşı döksədə çatır Ceyhuna
süzülür, düzülür bir sel yaranır
yenilməz, tükənməz bir el yaranır
İran’da yaşayan Türklerin başlarına getirilen oyunlar, Ayvazullah Safariyi çok rahatsız eder, sahte tarih düzeltip kimliğini inkâr endenler karşısına direnip ve volkanik bir dağ gibi direncini tasvir ederek kimliğini gururla söyler:
Mən türkəm dilimdir yolum armanım
Varlığım dirliğim kimliğim şanım
Oğuzam aq yüzəm yüzü aq mənəm
Vulkanlı titrəməz dağlı dağ mənəm
Mən atam Altay’dır kimliğim Orxun
Yorulmaz dönəzəm bir axan Ceyhun
Mən otuz milyonam dəli domrulam
Şovnizm başına gerək yomurulam
Dört milyon qaflanam sınmaz[18] ağır el[19]
Qiratlı Köroğlu evim çamlı bel
Türkmənəm, Xalacəm, Qacar Avşaram
Seksan yıl yürəktə azmıştır yaram
Seksan yıl olmuşam qacır[20] amacı
Susalmış usanmış özgə[21] mühtacı
Sekasan yil dilimdən yoxtur xabərim
Olmuştur qanlı yaş gözdə səmərim
Ama sən usanma yoldaş, arxadaş
Mən Türkəm yenilməz Türk inən(ile) adaş
Zannetmə dört milyon qaflan dağılır
Bir qiha[22] çəksələr yollar açılır
Bir nəfəs kafıdır[23] qarlar pozula
Yanaqlar, dudaqlar, güləş yazıla
Qaşqayı sanki bir gömüş aynadır
Mühəbət bulağı döştə qaynadır
Ta ayna bütündür bir aslan görür
Sındırma sındırsang bin şer[24] bağırır
Ve her zaman benzersiz bir cesaretle milletin yenilmez olarak görüp, bu yenilmezliği ise dilin varlığında görür:
Kimsə ki dili varı hər nə ser[25] varı
uluslar içində yücə yer varı
dili ki besledəng[26] şirin danışang[27]
düşmanı döşündə[28] durang çalışang
mən qalan dəğilim Araptan, Tattan
Koroğlu Ayvazı düşməz Qırattan
“Uçurum” adlı bir şiirde aşağıdaki beyitlerle gene asimilasyona karşı çıkıp ve kimliğinin, kökünün, dilinin ve milletinin başka bir millet ve dile değiştirilmesinden ve yorumlanmasından şikâyet eder:
Almışlar əlimdən nazlı dilimi
Dilim yox çığırım dilim vay dilim
Ayılmaz yataqdan elim vay elim
Bu şirin her yerinde sürekli dil önemine vurgu yapıp, diline sahip çıkamayanın ve dilsiz olanın sonun iyi görmez, “öyle bir insanın yaşamı maksatsız ve boştur” der. Ve gene kendi hakkına sahip çıkmayana öfkeyle haykırır:
Ay gayret düşkünü cəsartlı el
Kəstilər dilingi nədən yatmışang?
Kaşkayı halkına olan baskı ve zulme dolaylı bir yolla bakıp, İran hâkimiyetinin hâlâ İngilizler ve Ruslar tarafından idare olduğuna inanarak Kaşkayı halkına olan zulmün sebebini, İngilizlerin İran’ın güneyinde Kaşkayılara yenildiğinde görür. Aşağıdaki beyitlerde general öldüren Ayaz olayına değinerek, “İngiliz generalinin öldürülmesi bedelini neden ben veriyorum” der:
Aldılar dilimi coğrafyamı
Pozdular Qaşqayı velayetini
Kâptan canını ayaz almıştır
İndi mən verəsim ğəramətini
Şiirlerinde Kaşkayı Türkçesini en temiz şekilde kullanmaya özen gösteren ve halkının duygularına tercüman olan Ayvazullah Safari, halk şairi olarak tanılar. Ayrıca Ayvazullah Safari, dilde olan sözcükleri bile en iyi şekilde araştırır, örneğin Türk dilinde “namert” kelimesinin eşdeğerinin bulunmamasıyla övünür. “Bir milletin bir şeye sahip olması durumunda onun için kelime yaratılır ve Türkler için “namert” kelimesine ihtiyaç yokmuş” der:
Mən atam namrdə məna verməmiş
Gefəlti beslədəməz gayrət oğlanı
Dilimi bozduran düşmən dir bizə
Bac verməz düşəmənə Solət oğlanı
Halkının içinde kendi halkından olup diline önem vermeyen ve hatta hak aramalarını engelleyenlere çok sert tepki gösterip onları “Mankurt” bilir:
Man kurt adlı kısa bir şiiri şu şekilde dir:
Gurnaş- gurnaş dayamışak baş başa
Yatmışak ta bir uyardan buluşa
Haraylaram haray gəlməz hiç yerdən
İldən ilə xəbər tutmak bir birdən
Diriləring suruşmırak halından
Can verndə daraşırak dalından
Döşə vurdak qaşqayılık daşını
Bişirirək başta manqurt aşını
Türkü- farsı danışmaktan utanmak
Özəgələrə bac verməktən yusanmak
Ta ki nalam dört uşağı uyardır
Öz barmağım öz gözümü çıxardır
Yatmışlarıng uyardmağı qolaydır
Gör ki bizim yollarımız dolaydır
Sadece yedi beyitten oluşan bu şiir aslında yedi şah beyittir. Milletinin kaderinin değişmesini, sadece milletinin kendisi tarafından yapılacağını vurgular ve dayanışma eksikliğinden şikâyet eder. Hayatı dirilik ve canlı olmakta görüp ölü ibadeti ve sevgisini reddediyor. Anadili adlı ünlü şiirinde İran Türkleri arasında anadilini önemsemeyenleri kınar, neden kendilerine değer vermemezliğine kızar ve insanların bu talihsiz durumdan çıkması yönünde öğütler verir. Anadilin değerlerini sıralar, yüzyıllarca hükümetlerin dili olan Türk dilinin tarihinden bahseder ve çok anlamlı benzetmeler yaparak “her kuş bile anası gibi ses çıkarıyor, biz neden bu kadar ihmal ediyoruz, biz bir kuş kadar bile gayretimiz yok mu?” der.
Qarqa tək qaqlamaz bülbül cicəsi
Çəhələyər bağlarda anası təkin
Bizəlring bir quşça gayretimiz yox?
Hiç qacur olmaz göl sunası təkin
Anadilini insanlığın sembolü olarak görür, anadilini insan hayatında bir esas ve prensip olarak bilir ve “insanlığın sembolüne değer vermeyen her kimseye ana sütü haramdır” der.
Adamlık nişanı ana dili dir
Bir dərin manalı peyğam dir sənə
Ay ana dili xar edən kimsə
Ananıg ağ sütü haramdır sənə
İran’da Farsçayı çok iyi bilen ve değer veren ama anadilini hiç önemsemeyen ve onu bir üstünlük olarak gören Türklere bunun bir üstünlük olmamasını göstermek için, bugün İstanbul’un farklı bir duruma sahip olduğuna dikkat çekerek Kabil (Farsın sembolik şehri) ve İstanbul’u (Türkün sembolik şehri) karşılaştırmak zorunda kalır:
Özəgə dili danışdang kəlas görsədəng?
İstanbul baş dir ya kabil qəndhar
Bu şiirin başka bir beytinde, Türk dilli devlet ve imparatorlukları bahsettiğinde, bu karşılaştırmayı gene de yapıyor:
Su tökəmə şovenizm dəğirmanına
Gör kabil hardadır, İstanbul harda
Uyarmağı ve bilgilendirmeği hiçbir şekilde ihmal etmez ve her biri bir atasözü olarak adlandırılabilecek “gerayilisan” ve “qoşmasan” gibi kendi yarattığı farklı biçimlerde çok sayıda kısa ve vezin şiirleri vardır:
Lâçın (gerayilisan)
Olandan ta ölənənçəz
Qəfəsdə
Düzdə
Dağlarda
Yâdıngdan çixmasın
Lâçın”
Sənə tarı qanat vermiş
………….
Bir allanan (qoşmasan)
Eşidəmişəm sən də eşit
Demişlər ki:
Bir kərəz allanan iki öğrənir
Biz iki allandık bir öğrənmədik!
Türkler arasında vatan ve toprak çok değerlidir, Ayvazullah Safari, şiirlerinde de bu önem oldukça yaygındır ve Türk coğrafyası ister Kaşkayı bölgesinde olan “Halaygan” ve “Dina” dağı ister Ağrı olsun, siyasi sınırları önemsemeden vatan adlanıyor. Ayvazullah Safari’nin birçok şiirinde vatan tasvir edilmiş; vatanın maruz kaldığı tehlikelerden bahsedilmiştir.
Şiirlerinde İran Türklerinin arasında kutsallık ve manevi değer taşıyan, Azerbaycan bölgesinde olan “Sehend”, “Savalan” ve “Demavend” dağları da sürekli yer alan konulardır.
Səni gülistan eylərəm
Vətən canım sənə qurban
Görməlidir Dəmavənding
Həm Savalan həm Səhənding
Asanak veya Bayati şeklinde olan aşağıdaki şiir de kolay bir şiir değildir ve bu şiirde, diğer Türk şairleri gibi, dağın rolü çok renkli ve çarpıcıdır. Şair, dağı sırdaş olarak biliyor, bu şiirde, Türklerin önemli yurdu olan Azerbaycan’ı vurgulayarak, Kaşkayı ve Azerbaycan Türklerinin akrabalıklarını göstermek için bir dağ vasıtası ile Kaşkayı Türklerinden Azerbaycan’ın kültürel ve tarihi başkenti olan Tebriz’e selam gönderiyor:
Uyan o yana bir bax
Sabır’ı soyana bir bax
Mənim yanıq bağrımı
Dağlı qoyana bir bax
Dayan bax düzə dağlar
Dayaq ol bizə dağlar
Qaşqaydan bir salam
Apar Təbərizə dağlar
Dağlar ay yağı dağlar
Ellər oturağı dağlar
Sizi xəzan çürütür
Bizi el dağı dağlar
Dağlar ay uca dağlar
Günümdür gece dağlar
Analar bəslədən gül
Geddi taraca dağlar
Ayvazullah Safari şiirlerinde, diğer Milliyetçi Türk şairleri ve aydınları gibi, sürekli Türk birliği konusuna vurgu yapıp, bu birliği Entelektüel birlik, dil birliği, Fikir birliği ve benzeri olarak görüyor. Böylece Türk coğrafisinin her noktasını benimseyip şiirlerinde yer vermiştir. Örneğin “Türkiye’den bir rüya” adlı şiirinde onun hayal gücü Ağrı Dağları’ndan geçer, bir yandan Kerkük’ten nefes alır ve Van Gölü’ne saygı ile eğilir:
Çırpınıp çaldı qanat sanki güvərçin ürəğim
Xayalım ağrıdan aşıp olup aydın ürəğim
Uğradı Qaf nəfəsi canıma sağdan və mənim
Sol gözüm Kerkük’e baxıp genə soldu çəmənim
Əllərim döşdə baş indirdim əziz Van gölünə
Mənim azarlı tənə hediyə verən can gölünə
İstanbul ile gurur duyuyor ve ona en iyisini diliyor:
Dünyayı düz yola salmış bizim aydın yolumuz
Qoy uca başlı qala düunyada İstanbullumuz
Qılıcım oynadı bağladı tevahhuş yolunu
Türklərə təqdim edibdir Avrupa səmbulunu
Azerbaycanları ikiye ayıran Araz nehrinin aradan silinmesini ve Azerbaycanların birleşmesi boğazını alan bir dilektir ki onu şöyle dile getiriyor:
Söylərəm baştan ayaq soydaşıma sır sözümü
Bilməyən kimsələrə qoy tanıdam mən özümü
Xazaram Qırqız Oğuz Uyguram Altay evimiz
Gök oğuz gök Türk atamız ay evimiz
Qəmli göynüm daralıb bir dilək almış boğazı
Tur mənim hayıma hoy ver! Aradan sil Arazı
Evet, Ayvazullah Safari Keşküllü İran’da Türk dilinde kitap yayınlama konusundaki yasaklıklara rağmen Türkçe kitaplar ve Kaşkayı Türkleri ile ilgili Farsça kitaplar yayınlayıp İran Türklerinin dili, kültür ve edebiyatına büyük katkılarda bulunmuş biridir.
Türk birliği umudu edebi eserinde çok hassas ve dikkatli olduğu temalardan biridir. Şiir silahıyla zalimlere saldırır, doğruları över, gençliği uyarır ve insanların acılarına ve dertlerine merhemdir.
Kaşkayı Türkleri içinde milli şair olarak tanınan Ayvazullah Safari Türkçe şiirlerinin yanı sıra birçok Farsçaya dediği şiirleri de olmuştur. Ancak kendisi “yeter artık bizim diğerlerine hizmet etmemiz” Farsça şiirlerini yayınlamayı reddediyor.
Ancak Farsça şiirlerinin teması da milliyetçilik ve İran Türkleri hukukuna ilişkin şiirlerdir.
Ayvazullah Safari Keşküllü ve Kaşkayı edebiyatında yeni terimler
Türk edebiyatında köklü bir geçmişi olan şiir türünde tarihî dönem içerisinde çok önemli eserler yazılmıştır. Şiirde olan terimlerde tarih boyunca binlerce kez tanımlanmıştır. Şiirde hecelerin sayısı veya niteliği (uzunluk, kısalık) bakımından birbirine denk olması ile oluşan ölçü birimleri “vezin” veya “ölçü” kavramıyla adlandırılır. Türk şiirinde, tarih boyunca hece ölçüsü ve aruz ölçüsü kullanılmış, 19. yüzyılın sonlarından itibaren ise vezinsiz şiirler de yazılmaya başlanmıştır. Önceki bölümlerde değindiğimiz gibi Ayvazullah Safari Kaşkayı Türklerinde vezinsiz şiirlerin öncüsü olmakla birlikte birkaç yeni ölçünün de mucididir.
Ayrıca Ayvazullah Safari Türk şiirlerinde olan terimleri de oldukça öz Türkçeleştirmiş ve Kaşkayı Türkçesinde yatkın olan sözcükler seçmiştir. Aşağıda ki bölümde önce bu terimler ve daha sonra Ayvazullah Safariye ait olan yeni vezinler tanıtılmıştır:
KAFİYE: İstanbul Türkçesinde Uyak olarak bilinen, şiirde en az iki dize sonunda tekrarlanan, anlam ve görev bakımından birbirinden farklı ek ve sözcükler arasındaki ses benzerliğini ARXAÇ olarak adlandırmıştır. Kendisi bu sözcüğü Kaşkayı halı dokumacılığında uyumluluğa sebep olan bir teknik adından aldığını söylüyor.
BEYİT: iki mısradan meydana gelen nazım parçasını da DÜZÜM adlandırmıştır.
Mısra: İstanbul Türkçesinde dize olarak adlandırılan şiirin temel birimini TAYDÜZÜM adlandırmıştır.
REDİF: görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına da Kaşkay Türkçesinde DÜZGÜ denmiştir, Ayvazullah bu sözcüğün rahmetli Mohammad Naderi Dereşorlu tarafından önerildiğini de Yetim Yal kitabında yazmıştır.
MATLA: Divan edebiyatında bir şiirin ilk beyti bilinen MATLA sözcüğü yerine Ayvazullah Safari tarafından BAŞDÜZÜM denmiştir.
MAKTA: Divan edebiyatında bir şiirin bilinen beyti bilinen MAKTA sözcüğü yerine Ayvazullah Safari tarafından BAŞDÜZÜM denmiştir.
ŞAH BEYİT: bir şiirin en güzel ve güçlü beyti olan şah beyit Ayvazullah Safari tarafından BAYDÜZÜM adlandırılmıştır.
Ayvazullah Safari tarafından adlandırılmış olan yeni şiir biçimleri:
Ölçü, biçim (Vezin): Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır. Bütün Türk lehçelerinde olduğu gibi Kaşkayı Türklerinde de farklı biçimler de şiirler bulunmaktadır, genelde Türk dünyası şiirinde hece sayısı bakımından yedi, sekiz, on bir, on dört ve on beş heceli şiirler en yaygın olanlardır. Kaşkay Türklerinde de bu biçimlerde oldukça şiir ve şair olmuştur, aslında Kaşkayı Türklerinin klasik Şiir biçimi şunlardır:
Ama Ayvazullah Safari Türk dilinde olan heceler sayısı ve dizilişini değiştirerek yeni biçimlerde ortaya koymuştur. Aşağıda bu yeni biçimler birer örnekle tanıtılmıştır:
BEŞLİK: Adından de anlaşıldığı gibi her mısrası beş heceden oluşan bir şiir biçimidir. Bu biçimde ilk şiiri Arsalan Mirzai Kaşkayı Türklerinin diğer milli şairi söylemiştir:
Ülgər
Alıp tavanım / O kəman qaşıng
Qəst edip canım / Havalı başıng
Əfəsil oynama / Coşup qaynama
Dəyib aynama / Gözəlim daşıng
Peymanam boştur / Ürəgim xoştur
On dört- on beştir / Gözəlim yaşıng
Güllərim solar / Gözəlrim dolar
Ürəgim olar / Səning sırdaşıng
Götürdəm yağlıq / Sazınan sağlıq
Bir damaq çağlıq / Qaynayar aşıng
Götür dubağı / Ayna- darağı
Güldür dudağı / Tökəmə sən yaşıng
Gidər o turar / Ürəgim yarar
Qəlbimi yorar / Qanlı savaşıng
Gidər o baxar / Məni bıraxar
Arslan axır / Yazılar daşıng
(Şair: Arsalan Mirzai)
EKSİ ASANAK: Kaşkayı Türkçesinde yedi heceli şiirler Asanak (Bayati) olarak bilinir. Adından da belli olduğu gibi bu biçim Asanaktan eksik bir biçimdir yani Yedi hece yerine altı hecelidir:
Bəlalı baş
Nə var daha gələ / Bəlalı başlara
Bir baxan olmadı / Bu qanlı yaşlara
Bir damça qan damar / Coşar yola düşər
Bu dünyanıng gözü / Qızıl gülə düşər
Uzaq uzaq yola / Gözüm baxar o yaşar
Qoy ta mənim işim / Ola bir intizar
Hər gündə mən işim / Bir intizar olar
Darıxma göngülüm / Qışda bahar olar
Bir tarı qasıdı / Baş edər intizar
Bir əldə lir kitap / Bir əldə Zualfqar
Çal ay günüm ta ay / döşüngdə mat ola
Bir daha sərnegün / lat o mənat ola
Dindir si tarımı / Soyma qərarımı
Bircə gülüm açıl / Bəzəd baharımı
Götür bu dünyanıng / Tarixda yasını
Dardaki başlarıng / Gəl al qısasını
Bir bağça beslədər / Bir damça qanlı yaş
Gözəl ayağınga / Kimlər qoyası baş!
Bəxətim oyaq dəğil / Ay üzüngü görəm
Hanı səadətim? / Yolungda can verəm
EKSİ QOŞMA: Ayvazullah Safari Kaşkayı Türkçesinde 11 Heceli (3-3-5) şeklinde ki koşmalardan yola çıkarak 10 heceli şiirler (2-3-5) şeklinde yeni bir vezin ortaya koymuş ve onu EKSİ QOŞMA adlandırmıştır: (Aşağıda ki kaç beyit Ay Ayrılığı adlı şiirden alınmıştır)
Ceyəran sənə çöl mubarək olsun
Bülbül sənə gül mubarək olsun
Ellər sizə yol mubarək olsun
Olan sənə el mubarək olsun
Ayrılma sən eldən ki amandır
Ayrılma ki yaxşı gün yamandır
ARTI QOŞMA: Kaşkayı Türkleri ve birçok diğer Türk lehçeleri şiirlerinde 11 heceli şiirler Koşma olarak bilinir. Ayvazullah Safari de buradan gene 12 heceli şiirlerle yeni bir vezin ortaya koymuş ve ARTI QOŞMA adlandırmıştır:
Tur(dur) ahay gözəlim bir uyan yuxudan
yaz olub çölə bax gül o gülzara
süzülüb yerişər qabağa səmənim
saçı zinhara bax zülfü Şahmara bax
qıbaxar ürəgim olar ox amacı
qapısında canım çəkilər dara bax
EKSİ DİVANİ: Kaşkay Türkleri ve birçok diğer Türk lehçeleri şiirlerinde 14 heceli şiirler Divani şiirlerdir. Ayvazullah Safari de buradan gene hece sayısını bir azaltarak 13 heceli şiirlerle yeni bir vezin ortaya koymuş ve EKSİ DİVANİ adlandırmıştır:
Bıldır ki şairden bir aşıq indi qalmış
Bir işləri baştan dolaşıq indi qalmış
Bıldır ki yazıng gülləri solmuş sufalmış
Bax gör nə varı, bir yaz ki gülləri solmuş!
Ölçüsüz ve uyaksız yazılan, belli kurallara bağlı olmayan şiirler de Ayvazullah Safari tarafından Kaşkayı Türkçesine geçmiştir. Ayvazullah Safari bu şiirler için de özel terimler kullanmıştır. Bu çeşit şiirleri kısa veya uzun olduğuna göre ikiye ayırmıştır:
Kısa olana AĞCA QOŞMA uzun olana ise YENGİ QOŞMA adı vermiştir.
Ayrıca vezinsiz şiirleri heceleri sayısına göre de ikiye ayırmıştır:
11 heceli olanlara Qoşmasan sekiz heceli olanlara ise Gerailisan demiştir.
Ayvazullah Safari bu yeni vezinlerde de çok temiz ve dikkatli şiirler sunmuştur.
Kaynaklar
Altyazı :
[1] Yeni koşma
[2] Siyahça koşma
[3] İl mesajı
[4] Yeşilbaşlı ördek
[5] Ayvazullah Safarinin kızına verdiği bir mektup
[6] bana
[7] yakın
[8] Anlamam
[9] Kız
[10] Yurdunda
[11] “İl” sözcüğü Türkiye de kullanılan “il” ile aynı anlamda değildir. Kaşkayı sosyal yapısında kullanılan addır.(il – tayfa- tire – bonku – oba – aile )
[12] Kaşkayı İlhanı
[13] Erkek
[14] Yiğit
[15] Rütbe qayorung = değerlendirmek
[16] Böyle
[17] Pencesinde
[18] Kırılmaz, yenilmez
[19] İl, aşiret, kabile, ulus
[20] Olumsuz temsili bir kuş türü
[21] Yabancı
[22] Feryat, bağırmak
[23] Yeterdir
[24] Aslan
[25] İster
[26] (Sen) besleten
[27] (Sen) konuşan
[28] Karşısında
YAZAR : EMAD HAZRATİ NEJAD
ALINTI : YOLUMUZ DERGİSİ
Kaşkayı şivesinde şirler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.